Skip to main content

Posts

Showing posts from 2013

Derdi Sevebilmek

  Kime dokunsam bin ah işitiyorum dedi yazar, kendi kendine. Meğer insanların ne çok dertleri varmış, ilk bakışta görünmeyen ama biraz üsteleyince meydana çıkan.   Dert kavramı insanlık tarihi kadar eski olsa gerek diye düşündü. Ne kadar çok dostum varsa, hepsine bir dert. Hayat mı bu kadar çok dert veriyor omuzlarımıza, yoksa biz mi olur olmaz şeyleri dert diye yüklüyoruz sırtımıza, bilemedim dedi. Ama bildiğim tek şey, her ne kadar insan varsa şu dünyada, ama büyük ama küçük, hepsinin bir derdi var. Kimi o dert ile yaşamayı öğrenmiş ve derdi hayatının merkezi yapmamış; kimiyse tam ortasına oturtmuş derdini hayatının da, uğraşır durur onunla.   Peki bu dertler ne sebeple var, diye düşündü biraz. İmtihan sırrı geldi aklına. Dertlerin insanı olgunlaştırdığı ve hayata daha güçlü tutunmasını sağladığı düşüncesi geldi. Evet, dedi. Dertler birer külfet değil, nimet aslında. Bakmasını bilen için dertler, güçleştirici yönünden çok, olgunlaştırıcı yönünü açar insan...

Herkes Kendi Hayatını Şekillendirir

    Hayatımızın merkezinde başka insanlar olduğu sürece onların üzüntüleri ya da moral bozuklukları, bizim üzüntülerimiz ve moral bozukluklarımız haline gelir. Ama eğer hayatımızın merkezine kendimizi oturtursak bizi sadece kendi dertlerimiz üzer.     Başkasının surat asmasının ya da kaprisinin bizi üzmesine izin vermeyecek kadar güçlü karakterli olmalıyız. Yoksa ona üzül buna üzül derken kendimizin ya da yakınlarımızın olmayan bir sürü dert yüzünden  mutsuz bir hayat sürmeye mahkum ederiz kendimizi.     Etrafımızda her şey iyi gitmeyebilir. Hatta hiçbir şey de iyi gitmeyebilir. Kimse bize mükemmel bir hayat garantisi vermedi sonuçta. Etrafımızı değiştiremeyiz belki. Ama kendimizi değiştirerek etraftan etkilenme katsayımızı sıfıra indirebiliriz.    Başkalarının mutsuz ya da başarısız olması bizim bahanemiz olmamalı. Bu sadece kendimizi kandırmaktır çünkü.    Okuduğum bir kitapta şöyle bir hikaye var...

Aslolan İç Motivasyon

   İnsan her ne kadar çoğu zaman dışarıdan gelen tebriklere, övgülere, olumlu eleştirilere ihtiyaç duysa da, önemli olan iç motivasyondur. Hatta bana göre iç motivasyon, her şeydir.   Çünkü insanlarla bir arada yaşasak da, her an çevremizde birileri bulunsa da bu, o insanların bizi sürekli motive edeceği anlamına gelmiyor. Moralimiz her bozuk olduğunda yanımızda bizi teselli edecek birisini bulamayabiliriz. Bazen kendi kendimizi teselli etmemiz gereken durumlar da olacaktır.     İşte insan, dış motivelere ne kadar az bağımlı yaşarsa, etrafında kendisini motive edecek birisini bulamadığında o kadar az yıkıma uğrar. Kendi kendine de yetebileceğini sürekli kendisine hatırlatan insan, yanında başkaları olmadığı zaman çok büyük boşluk hissetmez.   Tabiî ki arkadaş ve ailenin bizim için ifade ettiği, çok şeydir. Ama her şey değildir, olmamalıdır. İnsanın bir de kendi benliği vardır. Etrafta kimse bulunmasa da o benlik vardır. Tökezleyip yere düştüğ...

Yürekten Kağıda Dökülenler

 Öyle anlar vardır ki konuşmak bir istekten çok ihtiyaç haline gelir. Sıkılmak, bunalmak, daralmak gibi envai çeşit duyguyu doruklarda yaşar insan. Belki de içine ata ata bir çığ haline getirdiği dertleridir onu bu kadar bunaltan. Belki de bu dertlerin bu denli birikmişliğidir konuşmayı zaruri bir ihtiyaç haline getiren.   Tam o sırada etrafınızda dertleşecek insan aradığınızda kimsenin olmadığını fark edersiniz. Ya da belki insanlar vardır ama dertleşmeye değer değillerdir. Sonra ikinci çare olarak telefonunuza sarılırsınız. Birilerini aramak, anlatmak, boşalmak için. O da ne! En kadim dostunuz telefonun öbür ucunda değildir. Ya da başka kötü bir ihtimal, ayın başında telefonunuzda bulunan yüzlerce bedava dakikadan şimdi eser kalmamıştır. İşte o zaman kızarsınız en yakın arkadaşınıza, telefona çıkmadı diye. Veya kendinize kızarsınız, o canım dakikaları başka zamanlarda gereksiz muhabbetlerle harcadığınız için. Ama pes etmezsiniz. Niye? Çünkü içinizde çığ olup kaymaya hazı...

Kahve Deyip Geçme!

  Kahveyi sadece keyif için içmiyorum ben.   Bazen sıkıntım olduğunda teselli bile ediyor beni. Onu içerken tüm dertlerimi unutuyorum. Rahatlıyorum, huzura eriyorum, arınıyorum. Sadece bedenim değil, ruhum da besleniyor. Sadece içimi değil, yüreğimi de ısıtıyor.   Kahveyi ne kadar çok sevdiğimi, ona verdiğim değeri anlatmaya kelimeler yetmez.   O bence kız isteme merasiminde ve bayram ziyaretlerinde ikram edilmekten çok daha fazla anlam taşıyor. Benim için öyle azından.     Kahve serüvenim, annemin bana kahve yapmasını öğretmesiyle başladı. Nasıl yapıldığını öğrenmeden önce yapılışını çok zor sanıyordum.   Ama öğrendiğimde, hiç de öyle olmadığını gördüm. O günden bu güne her gün düzenli olarak içmeye çalışıyorum.     Bu süreçte fincanımın büyüklüğü epey arttı, şeker oranım da azaldı. Değişmeyen tek şey, kahvenin kendisi ve benim ondan aldığım haz.   Herkesin böyle kendisini bulabildiği bir içeceğinin olmas...

Ölüm ve Unutmak

      " Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber     Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?"                                                                   Necip Fazıl Kısakürek   Bu dizedeki gibi bir teskinlik ile ölümü karşılayanımız pek azdır herhalde. Özellikle de haberin alındığı o ilk anda…     Beni bu yazıyı yazmaya iten şey, bir arkadaşımın vesilesiyle tanıştığım başka bir arkadaşımın annesinin vefat haberini   öğrenmiş olmamdır. Ve hayatın geçici oluşunun bir kez daha kafama balyoz gibi inmesidir.   İnsanlar olarak bizler, sanki sonsuza dek yaşayacağımızın ga...

Hayal Et

  Hayal kurmak insanın sahip olabileceği en güzel şeylerden biridir bence. Geleceğe dair planlarımızın olması şu hayatta başımıza kötü bir iş geldiğinde, sığınacağımız limanlarımız olur. İnsanlar hayalleriyle uyanırlar bir sonraki güne.   Sabahın erken saatlerinde oflaya puflaya uyandığında, seni yeni güne hazır hale getiren hayallerindir. Hayallere sahip olduğun için karşılaştığın ilk zorlukta pes etmez, direnirsin. Hayattan beklentilerin olduğu için kötü olaylara karşı sabredersin.   Eski bir arkadaşım başına gelen kötü bir olaydan bahsetmişti. Ve sonrasında da "Artık hiç hayal kurmuyorum ben" demişti. O zaman bu cümle beni epey üzmüştü ama şimdi anlıyorum tam olarak ne anlatmak istediğini. Şu anda düşünüyorum sabah kalktığımda yapacak hiçbir şeyimin olmaması… Ulaşmak istediğim hedefler uğruna yapacak hiçbir şeyim yoksa, ben de yokum. Var olamam. İnsan yaratılış gayesinden başka ne için yaşar? Sahip olduğu hayalleri için. Sahip olduğu hayaller, ona yaşama umudu f...

Hint Filmleri

  Filmler güzeldir. Bazısı bizi günlerce etkisinde bırakır, bazısı aklımızı başımıza getirir. Ama çoğu zaman gerçek hayatta daha uzun zamanlarda öğrenebileceğimiz derslere bir buçuk saatte ulaşmamızı sağlarlar. Aksiyon ve korku filmlerini oldum olası sevmem. Ben, kendime ders çıkarabileceğim ve hayatıma yön vermeme yardım edebilecek filmleri tercih ederim. Bunu en iyi başaran da sanırım Hint filmleri.     Normal bir film süresinin yaklaşık iki katı uzunlukta olmasını ve içinde bolca şarkı ve klip bulundurmasını bir kenara bırakacak olursak genellikle umut ve sevgi aşılar Hint filmleri. Hayata olumlu bakmak, başarmak için var gücümüzle çabalamak ve asla umudumuzu kaybetmemek gibi olgular sıkça işlenir Hint filmlerinde. ‘’Tüm dünya vazgeç dediğinde, umut fısıldar, bir kez daha dene’’ mesajıdır verilmek istenen çoğu zaman.   Benim Hint filmleriyle tanışmam "3 idiots" ile oldu. Benim için epey öğretici olduğunu ve uzun süre etkisinde kaldığımı söyleyebilirim....

Yoksa İnternet Mi Bizi Kullanıyor?

  İnternet hayatımıza girdi gireli sayısız şey değişti hayatımızda. Pek çoğu da hayatımızı kolay kıldı bizim için. Alışverişimizi internetten yapar olduk, otobüs biletimizi internetten aldık, gideceğimiz okullara internetten kayıt olduk. Kısacası internet hayatımızın her alanına dokunmayı başardı.   İnternet o kadar çok hayatımızın içine girdi ki, kısa süreliğine de olsa internetimiz kesildiğinde yapacak hiçbir şey yapamıyor, öfkeli tavırlarla gelmesini bekliyoruz. Eğer gelme süresi uzarsa vay halimize! Öyle esir almış ki dünyamızı internet, onsuz adım atmak mümkün olmuyor. İnternet yoksa hayat çok boş, sıkıcı ve anlamsız. Her şey internet sayesinde anlam kazanıyor.   Yemek saatlerimize, uyku düzenlerimize ve gün içinde yapacağımız diğer işlere biz değil sayın internet karar veriyor. Kısacası hayatımızı yönetme görevini usul usul bırakıyoruz internete. Yoksa okuldan ya da işten gelir gelmez daha üzerimizi bile değiştirmeden bilgisayarın başına geçmemiz ne...

Hukukçu Olmak

 Bir özlemdir hukuk. Kalın kitaplarına, kanunlarına, yönetmeliklerine duyulan bir özlem. Hepsi adeta nazlı birer sevgili gibidirler. İlk okuyuşunda bir şey anlamazsın belki mevzuattan. Ama özümseyerek birkaç kez okuduğunda ve o karışık cümleleri anlamanın tadına vardığında, bir kez daha âşık olursun hukuka. Âşık olursun bir daha kopmamacasına.   Herkes kahvesinin yanında roman okumak isterken, sen Borçlar Kanunu okumak istersin. Herkesin belki önce başlığını sıkıcı bulup okumayacağı bir anayasa makalesi, senin en keyifli zamanlarını süsler. Seversin, çünkü onu okudukça, özveriyle üzerinde çalıştıkça sana zevk vermeye başlar. Artık ona hâkimsindir. Karmaşık gibi duran makale, senin ısrarlı ve hevesli tavırların sonucu dayanamamış ve kendisini açmıştır sana. Ve sen bilgi birikimine bir yenisini daha eklemiş olmanın mutluluğuyla dolarsın.   Hukukla haşır neşir olmaya başladıktan sonra gazetelere bakış açın değişir. Vakalar sonucu verilen cezalara daha bir dikkatli baka...

Beynimizin Gücü

     İnsan vücudunun en akıllı organıdır beyin. Öyle akıllıdır ki biz farkında olmasak bile vücudumuzu yönetme, düşüncelerimize tesir etme özelliğine sahiptir. Biz aksi yönde inandığımızı sansak da, beynimiz hangi yönde inanıyorsa bizi de o yönde yönlendirir. Yani bilinçaltına işlemiş düşüncelerimizdir aslında hayatımıza şekil veren.      Bunun en basit örneğini plasebo etkisiyle vermek mümkün. Plasebo, aslında tedaviye yarayacak yöntemlerin hiçbirisini kendisinde barındırmayan, ama hastalara tedavi yöntemiymiş gibi sunulan bir yöntemdir. Ve sonucunda da hastalar bunun tedavi yöntemi olduğuna inandıkları için iyileşme göstermişlerdir. Konuyu bir örnekle açıklamaya çalışalım. Beyninde tümör olan bir hastaya doktorları kurmaca bir ameliyat düzenlerler.  Ona da bu ameliyat sayesinde beynindeki tümörden tamamen kurtulacağını söylerler. Ameliyat günü geldiğinde hasta tıpkı bir ameliyata hazırlanıyormuş gibi hazırlanır ve ameliyata alınır. Do...