Skip to main content

Herkes Kendi Hayatını Şekillendirir


    Hayatımızın merkezinde başka insanlar olduğu sürece onların üzüntüleri ya da moral bozuklukları, bizim üzüntülerimiz ve moral bozukluklarımız haline gelir. Ama eğer hayatımızın merkezine kendimizi oturtursak bizi sadece kendi dertlerimiz üzer.
    Başkasının surat asmasının ya da kaprisinin bizi üzmesine izin vermeyecek kadar güçlü karakterli olmalıyız. Yoksa ona üzül buna üzül derken kendimizin ya da yakınlarımızın olmayan bir sürü dert yüzünden  mutsuz bir hayat sürmeye mahkum ederiz kendimizi.
   Etrafımızda her şey iyi gitmeyebilir. Hatta hiçbir şey de iyi gitmeyebilir. Kimse bize mükemmel bir hayat garantisi vermedi sonuçta. Etrafımızı değiştiremeyiz belki. Ama kendimizi değiştirerek etraftan etkilenme katsayımızı sıfıra indirebiliriz.
   Başkalarının mutsuz ya da başarısız olması bizim bahanemiz olmamalı. Bu sadece kendimizi kandırmaktır çünkü.
   Okuduğum bir kitapta şöyle bir hikaye vardı. Ünlü bir iş adamı, sahibi olduğu mağazalarından birini gezerken yardım bekleyen bir müşteri görür. Ancak tezgahtarlardan hiçbirisi onunla ilgilenmemekte, kendi aralarında konuşup gülüşmektedirler. Adam hiçbir şey söylemeden tezgahın arkasına geçer, satışı yapar ve çıkar gider. Ona neden hiç öfkelenmediğini soranlara ise şöyle bir cevap verir;  insanları azarlamanın akılsızca bir davranış olduğunu otuz yıl önce öğrendim. Kendi sınırlarımı aşmakla öyle meşgulüm ki, Tanrı neden insanlara eşit akıl dağıtmamış diye üzülecek vaktim yok.
   Bu hikayeyi ben mükemmelim de insanlar akılsız anlamında yazmadım. Burada vurgulamak istediğim, insanlar mutsuz olabilirler. Sürekli depresyonda, hayatı kendisine sürekli zehir eder halde bir yaşam sürebilirler. Ya da kendisinden beklenen işleri iyi yapmayabilirler. Ama bu durum, bizim mutsuzluk sebebimiz ya da işimizi kötü yapma sebebimiz olmamalıdır.
  Bernand Shaw'ın dediği gibi; ''İnsanlar kendi kişiliklerinin suçunu hayat şartlarında buluyorlar. Ben şartlara inanmam. Bu dünyadan istediklerini alan insanlar, ayağa kalkıp istedikleri şartları arayan ve bulamadıklarında da onları yaratanlardır.
  Herkes kendi hayatını şekillendirir. Ama iyi, ama kötü. Eğer bir insan olaylara hep kötü tarafından bakıyorsa bu onun seçimidir. Kendini buna adamış bir insan için yapılabilecek bir şey yoktur. Ama onun mutsuzluğunun bize de sirayet etmesini önlemek için yapabileceğimiz şeyler vardır.

Comments

Popular posts from this blog

YLSY Sürecim

Üniversite üçüncü sınıf. Aziz hoca bir dersimizde “Türkiye'de akademisyen olabilmenin yolları”nı anlatıyor. O zaman bunun için 3 yol var: ÖYP, cari alımlar ve MEB bursu. O gün MEB bursunu duyunca çok heyecanlandığımı hatırlıyorum. Anneme anlatıyorum hemen, 6 sene çok fazla diyor; babam, Türkiye'de bir iş sahibi olmamı söylüyor. Benim için hiç kolay bir ikna süreci olmuyor. Kendimi ifade etme çabalarım hala gözümün önünden gitmiyor.  Bir sene sonra ÖYP kaldırılıyor. Yıkılıyorum. Sonra mezun oluyorum. Sonra 2016 yılında ilk kez YLSY tercih kılavuzu yayınlanıyor. İçinde özel hukuk yok. Benim hukuku sevme nedenim olan özel hukuk yok. Başvurmuyorum. Ama gerçekten çok üzülüyorum. Aradan birkaç ay geçiyor. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ne yüksek lisansa kabul ediliyorum. Ve YLSY'yi tamamen unutuyorum. Çok güzel bir yüksek lisans dönemi... Hocalarımı çok seviyorum. Okulumu çok seviyorum. Beni gerçekten tatmin ediyor. Sonra staj başlatıyorum. Yüksek lisans ve stajı aynı...

Ph(inishe)D

  Today marks an important milestone in my life. I just submitted my PhD thesis, and it felt extremely awkward. After I pulled myself together, I visited this bench above, my sad place in Southampton. I have come here so many times. When I get upset, frustrated, or disappointed, I come here to cry, to think, to talk to myself out loud. And today, the reason I came here after my thesis submission was to let go of the things that made me miserable for the last four years. Over the past years, I got upset over so many different things. I got upset over my PhD thesis, over and over again. I got upset over presentations, progression review deadlines, writing, not writing, not being able to read, not being able to understand what I read due to language barriers... I got upset over the wrong people, and then over people who were even more wrong. Countless things. This bench has witnessed my sorrow and stayed still for me while I burst into tears each and every time. And now, since I...

Yeni Mezun Bir Hukukçuyu Neler Bekliyor- Part 1

Merhaba, İlk olarak çok uzun zamandır yazı yazmadığımı belirtmeliyim. En son yazıyı kasımda yazmışım. Kasımdan bu yana geçen 8 ay boyunca çeşitli yoğunluklarım olduğundan ve bir süre sonra da araya zaman girdiği için bloga yazmak zorlaştığından ötürü yazı yazamadım. Fakat bir arkadaşımın yeni mezun bir hukukuçuya neler tavsiye edebileceğimi anlatan bir yazı kaleme almamı ricası üzerine kendimi bilgisayarın başında buldum. Umarım bu yazıyla blogun tozunu kaldırmış olurum. Öncelikle internetteki herhangi bir yerden copy-paste yapmayacağımı söylemeliyim. Bu yazdıklarım tamamen benim büyüklerimden öğrendiğim ve yaşayarak tecrübe ettiğim şeyler. Ben halihazırda avukatlık stajımın sonuna geldim ve yüksek lisansta da tez aşamasına gelmiş bulunuyorum. Kendimden yola çıkarak da anlatacağım bazı şeyleri. Keyifli okumalar. TATİL Bu yeni mezun olmuş herkese verebileceğim ilk ve en büyük tavsiyedir. Ben mezun olur olmaz, geçiçi diplomalarımız çıkınca koşa koşa baroda staj başvur...