Hayatımızın
merkezinde başka insanlar olduğu sürece onların üzüntüleri ya da moral
bozuklukları, bizim üzüntülerimiz ve moral bozukluklarımız haline gelir. Ama
eğer hayatımızın merkezine kendimizi oturtursak bizi sadece kendi dertlerimiz üzer.
Başkasının
surat asmasının ya da kaprisinin bizi üzmesine izin vermeyecek kadar güçlü karakterli olmalıyız. Yoksa ona üzül buna üzül derken kendimizin ya da yakınlarımızın
olmayan bir sürü dert yüzünden mutsuz
bir hayat sürmeye mahkum ederiz kendimizi.
Etrafımızda her şey iyi gitmeyebilir.
Hatta hiçbir şey de iyi gitmeyebilir. Kimse bize mükemmel bir hayat garantisi
vermedi sonuçta. Etrafımızı değiştiremeyiz belki. Ama kendimizi değiştirerek
etraftan etkilenme katsayımızı sıfıra indirebiliriz.
Başkalarının mutsuz ya da başarısız olması bizim bahanemiz olmamalı. Bu sadece kendimizi kandırmaktır çünkü.
Okuduğum bir kitapta şöyle bir hikaye vardı. Ünlü bir iş adamı, sahibi olduğu mağazalarından birini gezerken yardım bekleyen
bir müşteri görür. Ancak tezgahtarlardan hiçbirisi onunla ilgilenmemekte, kendi
aralarında konuşup gülüşmektedirler. Adam hiçbir şey söylemeden tezgahın
arkasına geçer, satışı yapar ve çıkar gider. Ona neden hiç öfkelenmediğini
soranlara ise şöyle bir cevap verir; insanları azarlamanın akılsızca bir davranış olduğunu otuz yıl önce öğrendim. Kendi sınırlarımı aşmakla öyle meşgulüm ki,
Tanrı neden insanlara eşit akıl dağıtmamış diye üzülecek vaktim yok.
Bu hikayeyi ben mükemmelim de insanlar
akılsız anlamında yazmadım. Burada vurgulamak istediğim, insanlar mutsuz
olabilirler. Sürekli depresyonda, hayatı kendisine sürekli zehir eder halde
bir yaşam sürebilirler. Ya da kendisinden beklenen işleri iyi yapmayabilirler.
Ama bu durum, bizim mutsuzluk sebebimiz ya da işimizi kötü yapma sebebimiz
olmamalıdır.
Bernand Shaw'ın dediği gibi; ''İnsanlar kendi
kişiliklerinin suçunu hayat şartlarında buluyorlar. Ben şartlara inanmam. Bu dünyadan istediklerini alan insanlar, ayağa kalkıp istedikleri şartları arayan
ve bulamadıklarında da onları yaratanlardır.
Herkes kendi hayatını şekillendirir. Ama
iyi, ama kötü. Eğer bir insan olaylara hep kötü tarafından bakıyorsa bu onun
seçimidir. Kendini buna adamış bir insan için yapılabilecek bir şey yoktur. Ama
onun mutsuzluğunun bize de sirayet etmesini önlemek için yapabileceğimiz şeyler
vardır.
Comments
Post a Comment