İnsan her ne kadar
çoğu zaman dışarıdan gelen tebriklere, övgülere, olumlu eleştirilere ihtiyaç
duysa da, önemli olan iç motivasyondur. Hatta bana göre iç motivasyon, her
şeydir.
Çünkü insanlarla bir arada yaşasak da, her an
çevremizde birileri bulunsa da bu, o insanların bizi sürekli motive edeceği
anlamına gelmiyor. Moralimiz her bozuk olduğunda yanımızda bizi teselli edecek
birisini bulamayabiliriz. Bazen kendi kendimizi teselli etmemiz gereken
durumlar da olacaktır.
İşte insan, dış motivelere ne kadar az bağımlı
yaşarsa, etrafında kendisini motive edecek birisini bulamadığında o kadar az
yıkıma uğrar. Kendi kendine de yetebileceğini sürekli kendisine hatırlatan
insan, yanında başkaları olmadığı zaman çok büyük boşluk hissetmez.
Tabiî ki arkadaş ve ailenin bizim için ifade
ettiği, çok şeydir. Ama her şey değildir, olmamalıdır. İnsanın bir de kendi benliği
vardır. Etrafta kimse bulunmasa da o benlik vardır. Tökezleyip yere düştüğünde,
yanında elinden tutup kaldıran kimse olmadığında da silkinip ayağa
kalkabilmelidir insan. Yoksa birilerinin gelmesini bekleyecek olursa, uzun
zaman orada beklemesi ve belki de hiçbir zaman ayağa kalkamaması ihtimaller
dahilindedir. Kendisini, ileride
bekleyen zor günler için güçlü yetiştiren insan, ilk darbede yerde kalmaz.
Sağlam bir inanca sahipse ne kadar çok darbe alırsa alsın, ayağa kalkıp tekrar
koşabilir.
Sınav haftanızdasınızdır. Ertesi güne çok
önemli bir sınavınız vardır ama içinde bulunduğunuz stresli ruh halinden dolayı
bir türlü masanın başına oturamamaktasınızdır. Sizi rahatlatmasını ve size
çalışmak için moral vermesini beklediğiniz motivasyon konuşmasını, ailenizden
ya da arkadaşlarınızdan duymadınız. Aksi gibi hepsinin kendi sorunları var ve
sizinle ilgilenecek durumda değiller. Kimse sizi motive etmedi diye kaderinize
küsüp çalışmayacak mısınız? İnsana sürekli bir şeyler düşündüren, hayaller
kurduran, hareketlerini yönlendiren benliğe ne oldu?
Etrafımızdaki insanlardan beklediğimiz ilgiyi
göremediğimiz zamanlarda, bizi motive etme potansiyeline sahip olan ama çoğu
zaman tembellik edip kullanmadığımız bir benliğe sahip olduğumuzu
hatırlamalıyız. Hayatımızın merkezinde biz oturduğumuza göre her ne hale
düşersek düşelim, normale dönmek hiç de zor olmamalı. Çünkü zaten bu hayat
bizim. Hayatımızı bir televizyona benzetirsek, kumandasını elimizde tutuyoruz.
Hayatımız, bizim yaptığımız tercihler sonucu
bu halde. Elimizde olmadan gerçekleşen kader hadiselerini bir kenara bırakacak
olursak, hayatımız bizim çektiğimiz yere gidiyor. Yani durum ve şartlar ne
olursa olsun kendimizi motive edip moral bulmak da depresyona sokmak da bizim
elimizde. Etrafımızda hayatımızı etkileyen insanlar olmasa da motivasyon sahibi
olabiliriz. Dibe çakıldığımızda elimizden tutup kaldıran kimse olmasa da tekrar
yüzeye çıkabiliriz.
İnsanın
motivasyonunu yükseltecek güç kendi içinde. Marifet onu keşfedip doğru
kullanabilmekte.
Comments
Post a Comment