Skip to main content

Posts

Showing posts from 2016

Liberal İktisat Kongresi

selamlar. bugün bilkent'te liberal iktisat kongresine gittim. lisans dönemimde gittiğim etkinliklerle ilgili çoğu zaman yazı yazmaya çalışıyordum ama çok uzun süredir yazmıyorum. o yüzden bugünkünden biraz bahsetmek istedim.  öncelikle kongrenin afişine facebook'ta denk geldim. facebook'un sevdiğim yönlerinden biri. pek çok etkinlikten haberdar olma imkanınız oluyor. denk geldim gelmesine ama ne liberalim ne de iktisatçıyım. yalnız liberalizme az biraz ilgi duymaya, ne olduğunu merak etmeye başlamıştım son zamanlarda. bir arkadaşın da tavsiyesi üzerine dersi ekip buraya geldim.  a lanım dışı konferanslara gitmeyi, alanımla ilgili olanlara gitmeye yeğlerim. üniversitedeyken de hukuktan ziyade psikoloji, girişimcilik, kariyer konulu seminerlere giderdim. çünkü okulda hukuk, evde hukuk, insan bazen bir nefes almak, ya da ondan da öte, farklı bir perspektif kazanmak istiyor. alan dışı konferanslar, sizde bir farkındalık oluşturuyor ve nitekim bugün de öyle oldu.  bil...

Makale Günlükleri - 2

selamlar.  * öncelikle türkçe makale yazılmasıyla ilgili uzun bir yazı olacak. bu yüzden ilgisi olmayanların okumaması tavsiye edilir.    yine aynı tema ile gelmek beni de mutlu etmiyor ama şu ara elimizde sadece bu var. elimdeki 8 makalenin 5.sini okurken bir aydınlanma yaşadım ve gene ne kadar yanlış bir yolda olduğumu fark ettim. allahım neden her şeyi böyle deneye deneye ve en nihayetinde bu kadar geç bulmak zorundayım diye sormadan edemiyorum. anyway. yapacak bir şey yok. zararın neresinden dönerseniz kardır. hadi size makale yazarkenki süreçteki yaptığım hataları anlatayım da siz yapmayın. aslında daha ben de sürecin çok başındayım ama izlemem gereken yolu yeni keşfettim gibi. kafamda biraz daha oturması için, hem de bloga yazmış olmak için yazıyorum.    öncelikle, bir makale yazmak için 15-20 arasında kaynak bulmanız gerekiyor. bu ilk adım. peki nereden bulacağız bu kaynakları? neticede makale yazacağımız konu spesific olacaksa eğer bu kadar ç...

Makale Günlükleri - 1

selamlar.  * öncelikle ingilizce makalenin özetlenmesiyle ilgili uzun bir yazı olacak. bu yüzden ilgisi olmayanların okumaması tavsiye edilir.  y aklaşık 3 gün sonra  trade and development  isimli bir makaleden sunum yapacağım. size buna hazırlanış sürecimi ve yaptığım hataları anlatacağım. makaleyle haşır neşir olmam çok eskiye dayanmyor. geçen sene bir dönem hukuki makaleye sarmıştım ama uzun makale okumamıştım hiç. ingilizce makaleye alakam ise neredeyse hiç yok. neredeyse değil hiç yok. ve en son bir sunum hazırladığımda iki sene öncesiydi. bu yüzden benim için her bakımdan acemice bir çalışma oldu. ikincisine daha iyi olur muhtemelen ama bunda çok yanlış bir politika izledim. şimdi size ondan bahsedeyim biraz. makale 15 sayfaydı ve şöyle bir göz attığımda kelimelerin çoğunu bilmediğimi fark ettim. o yüzden ilk sayfadan itibaren kelime kelime çevirmeye başladım. yani telefonumdaki sözlükten kelimelerin anlamlarını bulup üstüne yazıyordum, metin çevir...

Balkon

                          Günlerdir süren kalabalıktan öyle yorulmuş öyle yorulmuştu ki bir an önce dinlenmesinin gerekliliğini ve hatta zaruretini tüm damarlarında hissediyordu. İnsansız hava sahasına ihtiyacı vardı fekat bu mümkün olmuyordu. Sabah sol tarafından uyanmış olacak ki kahvaltı boyunca hep kahvaltının bitip de odasına geçtiği o anı düşledi. Bu şüphesiz ki kahvaltının şahsına yapılan en büyük saygısızlıktı fekat yapacak bir şey yoktu.   Huzursuz hali kahvaltıdan sonra da devam etti. Zaten ne zaman mutsuz uyusa sabahına bu vaziyette oluyordu. Aradığı şey odasında yoktu. Aradığı şey beyninin odalarındaydı. Oraya gidiş bileti ise sessizlikten geçmekteydi. Kahve yaptı kendine. Kahve kokusunu içine çekip kahve fincanının kendisine de gelmesini bekleyen meraklı bakışlar arasında balkona yöneldi. İnsanların bir günlüğüne kendi kahvelerini kendilerinin yapabileceğini düşündü. Zira başkalarına kahve yapma ...

Definition of Personality

     Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Ben ne yapıyorum? Son zamanlarda kendime sorduğum iki soru. Sistemi eleştirmekten kendime sıra gelmiyor. Kendimi eleştirsem sistem bozuk olduğundan bir çıkış kapısı bulamıyorum.    Herkesin gittiği yön doğru demek değildir. Kendi doğrularımızı oluşturmak ve bir şekilde bu hayatı yaşamak zorundayız. Fakat eğer kendi doğrularımızı bir türlü oluşturamıyorsak ve rüzgara kapılmış bir yaprak gibi oradan oraya sallanıyorsak bir problem var demektir. Dünyada doğru ya da yanlış olan vardır, araf yoktur. Öyleyse neden böyle içimizdeki boşluklar ve bir yerlere tutunamama/ sığınamama hissiyatı?    Hakikatten uzaklaştıkça dünyanın pençesine düşüyorum ve bu da beni daha iyi bir insan yapmıyor. Her gün kendime cevabını bilmediğim sorularla geliyorum ve tüm bunlar cereyan ederken hayat da akmaya devam ediyor. En çok canımı sıkan mevzulardan. Ben istiyorum ki ben bir noktada tıkandığımda hayat da dursun ...

Biz Her Şeye

Biz her şeye. Esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan Rabbin adıyla başlayan adamlarız Anna. Büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan. Sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli. Çok bağrışlı. Çok nefessiz. Çok sabahsız, çok aşksız. Çok çiçeksiz, çok neşesiz, çok kitapsız bir fabrikada hayatla kaldık sırf bu yüzden. Piyasaların hınçla dahi iniş çıkışlarına kalbimiz dayanıyor bir şekilde. Kalbimiz derken, ilk gençliğimiz, sakalımız, bir kasetin iki yüzüne de art arda kaydedip dinlediğimiz şarkımız diyorum. İşte böyle yaşıyoruz ve yaşamak da sana dair uzayıp giden bir özleme dönüşüyor. İnsaf et Anna. Gidelim buradan. Senin masumiyetini, bilgelik zamanından kalma sırları, dünyanın bütün sabahlarını yanımıza alıp da gidelim. Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim. Gitmek istemezsen bir şiir miktarı kadar otursak diyorum.*...

Nuh'un Gemisi

  Hayatta her şeyin umduğumuz gibi gideceğini beklemek koca bir yanılgıdan ibarettir. Hiç umulmadık anlarda umulmayan aksilikler çıkabileceği gibi beklenmeyen zamanlarda da şaşırtıcı sürprizler çıkabilmektedir. Bugün de tecrübe ettiğim üzere hayatın işleyiş tarzı bu şekildedir.   O’nun izni olmadan bir yaprağın bile düşmediği bu evrende kendini terk edilmiş sanmak en büyük ahmaklıktır. Fakat bu durum, olayların her zaman hayal edilen gibi gerçekleşeceği anlamına da gelmemektedir. Her insanın yiyeceği lokma kainatın bir köşesinde beklemektedir. İnsanoğluna düşen ise biraz sabırlı olup o lokmayı aramaktır.   Bir insandan bir insanı tamamen anlayabilmesini beklemek beyhudedir. Kalplere yalnızca mutlak varlık tam anlamıyla dokunabilir. Fakat bazı dostların varlığı "iyi ki"dir. Bu kimselerle bir telefon uzaklıkta, bir otobüs mesafede ve hiç olmazsa aynı gökyüzünün altında olununca aşılmayacak güçlük yoktur.   Öğrencilik baştan sona zahmetli ve meşakkatl...

Dear Future

 Dear future Fatıma,  Hi.  I hope you are fine and feeling great. Because in the present you are feeling really awesome. That's not because of your life is going perfect. No. Your life is just going okey. But this is good enough, right?  You just graduated from the university and now you're ready to apply to somewhere for internship and master and whatever. Sometimes you are losing your motivation. But it is okey. Every person in this life may lose her/his motivation time by time. Don't blame yourself, i am telling you. I don't know what's happening now in the future but i'm sure one hundred percent, it is not your fault. I'm sure you're doing your best, as you did for your whole life. If something goes wrong in the future, it can be some result of my present behaviour or it can be any circumstances that happens beyond you. It is perfectly normal. Let it go. Let them happen. As Aj Hoge said, "You just need to change your mind...

Azıcık Aşım Ağrısız(!) Başım

Para her şey midir? Para her şey değildir belki ama bir çok şeydir. Evet sevgili okur, finallerden ötürü verdiğim iki aylık aradan sonra tekrar buraya yazabilmenin mutluluğu içindeyim. Bugün her zamanki yazdığım konseptin dışına çıkacağım ve insan neden zengin olmalıdır temalı bir yazı yazacağım. Mezuniyet arefesinde bir süredir aklımı kurcalayan bir soru vardı; nasıl bir hayat istiyorum? Daha sessiz sakin ama küçük çaplı kazançlarımın olacağı bir hayat mı yoksa üzerine çokça emek sarf edeceğim fakat bunun karşılığında da iyi bir yerlere gelebileceğim daha hareketli bir hayat mı? Bu soru aklımın bir köşesinde dururken finaller geldi geçti ve şu anda mezun olmuş gibiyim. Bugün bir arkadaşla hayat üzerine bir takım konuşmalar gerçekleştirdiğimiz bir sırada aslında bu soruya da kendi içimde bir cevap bulduğumu fakat dışa vurmadığımı farkettim. Peki o cevap nedir, sizlerle paylaşmak için geldim. Hayatın beni gerçekten yorduğunu hissettiğim zamanlarda “zaten yaşayacağım topu...

Sosyal Mecralar ve Vlog Üzerine

  Merhaba sevgili okur. Bu yazımın formu diğerlerinden biraz farklı olacak. Üzerine herhangi bir araştırma yapmadığımdan dolayı teknik bir bilgimin olmadığı, fakat son zamanlarda epey ilgilendiğim bir konu üzerine naçizane fikirlerimi belirteceğim.   Öncelikle sosyal medyanın son bir yıl içinde benim için çok önemli hale geldiğini söylemeliyim. Önceden de bir iki sosyal hesabım vardı, ama aktif değildim. Mesela twitterda günde on beş yirmi tivit atmadıkça, taymlaynı üç dört saatte bir kontrol etmedikçe, anonim diye nitelendirilen hesaplarla karşılıklı takipleşip tanışmadıkça ve gündeminizi gerçek hayattaki insanlar kadar twitterdakiler de belirlemediği sürece aktif bir twitter kullanıcısı olunmuyormuş, bunu öğrendim. Çünkü ortalama bir twitter kullanıcısı sadece kendi arkadaşlarını takip edip günde en fazla birkaç tivit atıp bırakırken, bağımlı olanlar orada kendilerine, deyim yerindeyse bir dünya yaratıyor ve akşam belli bir saatten sonra o dünyada yaşamaya ...

Wonderland

Hi everyone. Lets take a quick look to what i felt today. For everytime, i am trying to prove   myself to me or to the others. Why? Why cant i just be myself? Why i am chasing perfection all the time? I dont wanna do it anymore cause it is tiring. It makes me sick and tired. If you cant accept yourself just the way you are, it will be so hard to live with yourself. Life rule number one: stop being perfectionist. Cause it is impossible. Except it. Except the fact that you cannot be one of your perfect role model. You wil be just Fatıma. And also you dont need to become like your role models. Why are you trying to be like the others? The other people are awesome just the way they are and you are also awesome just the way you are. By the way our role models are not perfect actually. They are just normal humanbeings. Indeed we think they are perfect cause it is how we see them. Anyway. You lived a -lets say- a quarter part of your life but still couldnt overcome that f...