selamlar.
* öncelikle türkçe makale yazılmasıyla ilgili uzun bir yazı olacak. bu yüzden ilgisi olmayanların okumaması tavsiye edilir.
yine aynı tema ile gelmek beni de mutlu etmiyor ama şu ara elimizde sadece bu var. elimdeki 8 makalenin 5.sini okurken bir aydınlanma yaşadım ve gene ne kadar yanlış bir yolda olduğumu fark ettim. allahım neden her şeyi böyle deneye deneye ve en nihayetinde bu kadar geç bulmak zorundayım diye sormadan edemiyorum. anyway. yapacak bir şey yok. zararın neresinden dönerseniz kardır. hadi size makale yazarkenki süreçteki yaptığım hataları anlatayım da siz yapmayın. aslında daha ben de sürecin çok başındayım ama izlemem gereken yolu yeni keşfettim gibi. kafamda biraz daha oturması için, hem de bloga yazmış olmak için yazıyorum.
öncelikle, bir makale yazmak için 15-20 arasında kaynak bulmanız gerekiyor. bu ilk adım. peki nereden bulacağız bu kaynakları? neticede makale yazacağımız konu spesific olacaksa eğer bu kadar çok kaynak bulmak hiç de kolay olmayacaktır.
kolay olmuyor zaten. yani bana kaynak arama kısmı bile epey zor geldi. öncelikle iki tür kaynak var. birisi basılı olanlar, kütüphanede - kitapçılarda bulabilecekleriniz. ikincisi de e-makale dediğimiz elektronik ortamdakiler.
bir de mesela her makale için önce 5-6 tane temel eser bulmanız gerekiyor. temel eser dediğimiz şey, ana ders kitapları. mesela şirketler topluluğu hukukunda spesifik bir kavram için önce 5-6 tane ticaret/şirketler hukuku kitabı alıp bunlardan konunuzla alakalı kısım bulmanız gerekiyor. konuyu ana hatlarıyla anlatan kaynak bulduktan sonra sıra geliyor konuyu daha spesifik olarak ele alan makale, dergi, armağanlar, yüksek lisans ve doktora tezlerine. bunlar en keyifli kaynaklar. özellikle konunuzla alakalı tez bulursanız değmeyin keyfinize.
armağan dediğimiz şey de, büyük hocalara doğum günü armağanı olarak öteki hocalar bilimsel eser hazırlıyorlar. yani belli bir konu hakkında makalelerden oluşan bir derleme diyebiliriz. bunu ona doğum günü hediyesi olarak takdim ediyorlar. bunu ilk duyduğumda hediyenin sevimliliği karşısında dehşete düştüm. bu kadar zarif ve ince düşünülmüş bir hediye olamaz. düşünsenize o kadar hoca sizin için eser kaleme alıyor. inşallah ilerde çok büyük hoca olurum da bana da bundan yaparlar.
neyse efendim. sizin işinize yarayacak esas kaynaklar makale ve tezler. peki nereden bulacağız bu kaynakları. sakın ha kitapçıya gidip bir sürü para verip gerekli kitapların hepsini alayım demeyin. gerek yok çünkü. kütüphaneler ne güne duruyor efendim. gidiyorsunuz ankara hukuka. güvenlikten o okulun öğrencisi dışında olmayanları biraz zor alıyorlar. o kısım sizin ikna kabiliyetinize kalmış. ankara hukukun kütüphanesi epey zengin. hatta banka ve ticaret enstitüsü diye ayrı bir kurum da var ki, orada ticaretle alakalı özel aramalarınızı yapabilirsiniz. kütüphanede ilgili bölümden konunuzla alakalı tüm kitapları topladıktan sonra tek tek içlerine bakıp sizin konuyu nerede, ne kadar ele almış buluyorsunuz. bazı kitapların eski ve yeni basımları yan yana duruyor, aman dikkat; yeni basımı alın.
ilgili bölümleri bulduktan sonra iki kat aşağıda fotokopici var. üniversite öğrencisi olmadığınız için size kitabı vermiyorlar. ancak kimliğinizi görevliye bırakıp fotokopi çekmenize izin veriyorlar. muhtemelen 10 kitaptan birden fotokopi çekeceğiniz işin işiniz hemen bitmeyecek. çünkü özellikle hukuk için not almaya gelen çok fazla kişi olduğu için fotokopi çeken abiyi ikna ederek akşam 5 ten önce çekilmesini sağlayabilirsiniz. çünkü 5.30 da kütüphane kapanıyor. ben iki defa böyle yaptım. akşama kadar fotokopimin çıkmasını bekledim ki kütüphanede yapacak bir şey bulmak çok zor. wifiye bağlanamıyorsunuz, mobilinizden girmek zorundasınız. kantin ve yemekhanesi takılmak için güzel. ama her yer çok kalabalık oluyor genelde. o yüzden size önerim, kimliğinizi ve kitaplarınızı bırakıp ertesi gün gidin almaya. yoksa tüm gün heba oluyor. tabi kimlik için de nüfus cüzdanı dışında bir kimlik bırakmakta fayda var.
ankara hukuk bu şekilde. gaziye ve hacettepeye hiç gitmedim. yıldırım beyazıt yeni taşındığı için kütüphanesi henüz hizmete açılmadı. ankara barosunun da çok hoş bir kütüphanesi var. kitapları da çok gibi görünüyor ama hiç incelemedim.
neyse efendim. kütüphanede ana kaynaklar dışında şansınız varsa dergi de bulabilirsiniz. tabii dergilerin içindekiler kısmına tek tek bakıp aradığınız konuda makale var mı bakmanız gerekecek. ya da kütüphanedeki bilgisayarlardan önce bir kaynak taraması yaparak sonra kitaplara bakmaya da girişebilirsiniz.
tabi buradan bulacağınız kaynaklar kısıtlı olacak ve belki de çok kapsamlı olmayacak. o yüzden biraz da e-makale bakınmanız gerekecek. google akademik diye bir platform var. scholar.google.com yazınca akademik çalışma arayabileceğiniz bir arama motoru geliyor. oraya konunuzla alakalı anahtar kelimeleri yazarsanız, o kelimeleri içeren makaleler çıkar. tabi hepsi sizin işinize yarayacak diye bir şey yok, tek tek bakmanız lazım. eğer diliniz varsa aynı arama motorundan ingilizce makale de aratabilirsiniz. buradan da 5-6 kaynak çıkabilir kanımca.
sonra bunları çıkartıp çalışmaya başlamanız gerekiyor ama eğer bu işlerle çok uğraşacaksanız ucuz bir fotokopici bulmaya bakın. zira ben her defasında 20-30 tl bırakıyorum kırtasiyeye.
eğer benim gibi daha önce hiç makale yazmamış biriyseniz bu aşamadan sonra ne yapacağınız konusunda bocalayabilirsiniz. hocanızdan ya da etrafınızda ehil gördüğünüz birilerinden veyahut internetten "makale nasıl yazılır" gibi şeyler aratarak bilgi alabilirsiniz. çünkü her makale belli bir sistematikle yazılıyor. mesela kesinlikle yazmanız gereken bölümler var. normal düz ödev gibi yazılmıyor. bir de atıf diye bir olay var. bunu ben de daha tam oturtamadım ama bildiğim kadarıyla anlatayım.
atıf dediğimiz olay, bir yazı yazarken eğer kendi cümlelerimizle yazmayacaksak, bir başkasının cümlesini kullanacaksak onu alıntı yapıp, sayfanın en altına da bu cümle hangi kitaba-yazara-hangi basım yılına ve kaçıncı sayfaya aitse bunu belli bir sistematikle yazmaya deniyor. ve bir sürü atıf yapma usulü var. hocalar bunu genelde makalelerini yayınlatmayı düşündükleri derginin kullandığı usule göre seçiyorlarmış. ya da her yerde geçerliliği olan belli bir usulde yazıyorlarmış filan. ben şu ana kadar apa diye bir usul duydum. bir makalemi ona göre alıntı yaparak yazmam gerekiyor ama nedir- ne değildir henüz bakamadım. işin teknik kısmıyla makaleyi yazmaya başladıktan sonra uğraşmayı düşünüyorum.
şimdi yapmanız gereken ne var, önce bulduğunuz kaynakları güzelce okuyup yazacağınız konu hakkında kafanızda bir şeyler oluşmasını sağlamak. ben makaleleri okurken çok yanlış bir metot izledim- gene. ama yazı zaten epey uzun oldu. direkt olarak kendimce doğru bulduğum yöntemi anlatmaya geçeyim.
önce tükenmez ya da renkli bir kalemle makaleleri en az iki kere dikkatlice okumanız gerekiyor. tabi bu sayı, bölüme ve konuya göre değişebilir, ben konuma çok yabancıydım, ikincide ancak oturttum. okurken sizin yazacağınız makaleyle ilintili olan yerleri çizerek okuyun. sonra sadece oraya dönersiniz. bir de vizelere çalışırken hukukçular genelde ilk okumalarını okumuş olamak için/pek bir şey anlamadan ve her şeyin altını çizerek yaparlar. öyle yapmayın. cidden işe yarar yerleri çizin.
ikinci ya da üçüncü okuyuşunuzda tercihen fosforluyla, makaleye yazacağınız kilit cümleleri çizin. bu fosforluyla çizdiğiniz yerleri ya okuyup anladığınızı yazacaksınız, ya da cümleyi direkt alıp atıf yapacaksınız yani ona göre dikkatli çizin.
ben şu an bu kısımdayım. iki kere okudum her şeyi. şimdi kendimce bir özet çıkararak ilerliyorum ama keşke öyle yapmasaydım. hem yazmak vakit kaybı. hem de cümlenin orjinaline bakmak için zaten asıl kaynağa geri döneceğim. özetin bir anlamı kalmamış oluyor. ama sınava çalışma mantığı işte. bir anda değiştiremiyorsun.
bir de makale yazmak, bir derdiniz olduğuna işaret eder. bir probleme çözüm arıyorsunuz ki makale yazıyorsunuz. hoca ödev verdi de yazıyorum olayı bir süre sonra bitmeli çünkü akademik çalışmalara daha profesyonel yaklaşmanız gerek. ödev bilinciyle yaklaşırsanız bitmez o iş. bu sebeple, sizin cevap aradığınız bir soru olmalı. aslında her makale bir yerde bir soruya cevaptır. makaleleri okurken de orada sorulabilecek soruları not ederek ilerleyin. sonunda tüm soruları eleyerek kendiniz hangi probleme çözüm aramak istiyorsunuz bunu tespit edebilirsiniz.
özet olarak, kütüphanelerden ve google akademikten kaynaklarınızı bulun, ilk okumalar tükenmezle, sonraki asıl vurucu okuma fosforlu kalemle olmalı ve bu sürede belirlediğiniz soruları yazmalısınız. tüm bunlar bittikten sonraysa sıra işin tekniğini öğrenip yazmaya başlamak ki oraya henüz gelemedim. ben şu an ikinci/üçüncü okumalarımdayım ve maalesef özet çıkardım hep. ama sanırım bu süreci baştan almam gerekecek.
böyle arkadaşlar. bunlar benim, bir kısmı çevreden duyduğum, bir kısmı da kendim tecrübe ettiğim şeyler. bana şu an doğru yöntem buymuş gibi geldi. ama bir hafta sonra "hayır öyle değil aslında böyleymiş" şeklinde bir yazıyla da karşınıza çıkabilirim. bu işler hep deneme-yanılma çünkü.
esen kalın.
Comments
Post a Comment