Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Ben ne yapıyorum? Son zamanlarda kendime sorduğum iki soru. Sistemi eleştirmekten kendime sıra gelmiyor. Kendimi eleştirsem sistem bozuk olduğundan bir çıkış kapısı bulamıyorum.
Herkesin gittiği
yön doğru demek değildir. Kendi doğrularımızı oluşturmak ve bir şekilde bu
hayatı yaşamak zorundayız. Fakat eğer kendi doğrularımızı bir türlü oluşturamıyorsak ve rüzgara kapılmış bir yaprak gibi oradan oraya sallanıyorsak bir
problem var demektir. Dünyada doğru ya da yanlış olan vardır, araf yoktur. Öyleyse
neden böyle içimizdeki boşluklar ve bir yerlere tutunamama/ sığınamama hissiyatı?
Hakikatten uzaklaştıkça dünyanın pençesine düşüyorum ve bu da beni daha iyi bir
insan yapmıyor. Her gün kendime cevabını bilmediğim sorularla geliyorum ve tüm
bunlar cereyan ederken hayat da akmaya devam ediyor. En çok canımı sıkan
mevzulardan. Ben istiyorum ki ben bir noktada tıkandığımda hayat da dursun bir
müddet. Ben olayı çözene kadar yerinde sabit kalsın her şey. Fakat gerçek
hayatta işler nasıl yürüyor? Kendi hızım, dünyanın hızı, etrafımdaki hadiselerin
cereyan etme hızı, insanların baş döndüren koşuşturmasının hızı, fikirlerin hızı, olayların hızı ve kolumdaki tiktaklarından aldığım ilk günden beri rahatsızlık
duyduğum saatimin hızı.
Şimdi kendinizin bir saniyeliğine durduğunu düşünün. Ne oldu? Yere düştünüz. Çünkü her şey çok hızlı. Ve çok acımasız. Ve mükemmel olmanız
bekleniyor. Ve hataya yer yok. Ve çok kırılgan. Ve biz de eskisi kadar
hassasiyet sahibi değiliz.
Ne zamandır yazayım yazayım diyorum yazamıyorum. Neden? Zaman yok. Peki ne yapıyorum? Hiç. Ama hayat o kadar enteresan bir yer ki o
hiçin içine bir dünya mesele sığıyor da hiçbiri zerre önem arz etmiyor. Kafam karışık
değil. Bilakis düzelmeye başladığından böyle. Yolumu da bilmiyor değilim. Sadece
pusulamın ibresi şaşmış vaziyette.
Değişik zamanlardan geçiyoruz çocuklar. Ben
zaten değişikim. İki değişik bir arada olunca hayatım error veriyor. 22 yıllık
kendimi tanıyamıyorum. Sevemiyorum. Ağaçlara günaydın diyemiyorum. Çünkü içimdeki
gün bir türlü aymıyor. Definition of personality diyor Numan. Kişiliğin tanımı.
Hayatımın hakikati. Asıl gayem. Neden yaşıyorum'un cevabı. Ben ne yapıyorum'un cevabı.
Nasıl bir çağda yaşıyoruz'un cevabını bulamayacağım belki. Çünkü mülk sahibi
değiliz ve bir şeylere hükmedemiyoruz. Ama gene de her şey çok, çok hızlı gelişiyor. Mesela
şey olsa. Ağır çekimde bir hayatımız. Dış dünyamız yavaşlayınca iç dünyamıza da
sirayet eder belki.
Cevabını bilmediğim bir heybe sorum ve doyurulamayan bir
ilgi açlığım var. Aynı zamanda etrafımda olagelen her şeye karşı da bir
ilgisizliğim. Ya da fazla ilgim. Ya da bu aşırı doz ilginin getirdiği bıkkınlık
hali. Bilemiyorum. Bir şeyleri tanımlamakta aciz olduğum gibi kendimi tanımakta
da acziyet yaşıyorum. Ne mutlu. Kısa sürede çözümlenebilseydim şayet işte o
zaman kırılırdım kendime.
Ne çok acı var diyorlar. Acı zaten vardı. Ne çok
acıtıyoruz şimdi asıl mesele bu. Naiflikten, narinlikten, naziklikten bihaber
hayatlarımız yerlere düşen hassasiyet tohumlarınını farketmeden ezip geçiyor. Nereye
koşuyoruz böyle. Zafere. Peki ya zafer varılan noktada değil de gidilen
yoldaysa.
Comments
Post a Comment