“Ne kimse bizim için vazgeçilmezdir, ne de biz kimse için vazgeçilmezizdir,” diyorum.
“Yani?”
“Yani,” diyorum, derin bir nefes alıp, “insan için vazgeçilmez tek bir varlık vardır, o da Mutlak Varlık’tır.
“Yani?” diye soruyor yeniden.
“Yani, ‘Batın-ı kalb, ayine-i Sameddir ve Ona mahsustur.’ Er ya da geç kalp bunu idrak eder.”
“Yani,” diye atılıyorum tekrar, ondan önce davranarak, “Zevale mahkum, hakiki güzel olamaz,” denir. “Ve bundandır ki kalp kimseye tüm yaşam boyu aynı tutkuyla bağlı kalamaz.”
“Yani?” diyor.
“Yani,” diyorum. *
Neredeyse her sayfasının altını çizdiğim kitapta, en çok
beğendiğim kısım burası oldu. Tahmin edeceğiniz üzere sevgili okur, yeni
bitirdiğim bir kitap üzerine naçizane düşüncelerimi anlatmaya çalışacağım bu
yazıda.
Öncelikle Ulusoy'un bütün kitaplarını okuduğumu ve kendisinin
en sevdiğim yazar olduğunu söyleyerek başlayayım. Bu kitabı da esasen geçen yıl
çıktı. Fakat ihmalkarlığımdan ötürü bir türlü alıp okuyamadım. Geçtiğimiz haftanın tatil olmasını
fırsat bilip, uzun süredir kitap okumamış olmamın da verdiği mahcubiyetle aldım
bu kitabı ve tatilde yaptığım en anlamlı aktivitelerden biri oldu benim için. Bittiğine üzüldüğüm
sayılı kitaplardandır. Kendi evimde olmanın verdiği huzurdan mıdır, yoksa
gerçekten kitabın içeriğiyle mi alakalıydı bilmiyorum ama Ulusoy'un önceki
kitaplarına göre çok daha samimi yazdığını ve kitapta kendisiyle alakalı
kısımlara da yer verdiğini gözlemledim.
M. Ulusoy, yazar kimliğinden bağımsız olarak aynı zamanda bir
psikiyatristtir de. Ve yazılarında da genelde, bir psikiyatri kliniğinde
hastalarının sorunlarını dinliyormuş ve onlara çözüm önerileri sunuyormuş gibi
bir kurgu oluşturur. Ve bu kurgusal terapi seanslarında insan ilişkileri,
hayat, ölüm, aşk, ve ayrılık gibi konular üzerine tahliller gerçekleştirir.
Sadece sürükleyici roman okumaya alışmış kimseler için biraz sıkıcı
gelebilir bu yazım tarzı. Ama ben ağır ilerleyen ve psikolojiyle hemhal olmuş
yazıları çok beğendiğim için, bu kitaplar vazgeçilmezlerim arasında.
Peki ne var bu kitapta? “Bir ilişki inşa etmek bin aşktan
evladır” diye yazıyor kitabın kapağında. İçeriğinde de gerek nişanlılık ve
evlilik dönemlerinde yaşananalar ve insandaki sevme ve sevilme ihtiyacı,
gerekse kadın-erkek iletişimi ve insanın neden aşık olduğu sorusu üzerine yaptığı çözümlemelerle, sağlıklı ve
mutlu sürebilen bir ilişki nasıl olmalı, ilişkilerde ne tür hatalar yapılıyor,
bunları, Mutlak Varlık eksenli ve temeline insan psikolojisini oturttuğu bir
çerçevede anlatıyor. İnsanı epeyce düşünmeye sevk eden bir kitap. O yüzden bir
oturuşta bitirdim diyemiyorum. Ama son sayfalara yaklaştığımda kitabın bitiyor
olmasından ötürü içimi bir hüzün
kapladığını da söylemeden geçemeyeceğim.
Kitapla alakalı söylemek istediğim pek çok şey var. Ama ne
yazık ki kitap eleştirisi yazmak gibi bir marifetim olmadığı için, kitap üzerine
yaptığım tahliller de sınırlı kalıyor. O yüzden kitapla ilgili bir değerlendirme
niteliği taşımayan, ama bu kitapta bana oldukça ilginç gelen bir hadiseyi de
aktarıp yazımı noktalayacağım.
Normalde Ulusoy'un şimdiye kadarki okuduğum kitaplarında onun
görüşlerine katılmadığım tek bir nokta bile olmamıştır. Aksine, her bir cümlenin
altını itina ile çizer ve ne kadar yerinde bir tespit yaptığını düşünüp, kitaba
bir kez daha hayran kalırdım. Ama bu kitapta bir kaç yerde yazarın savunduğu
görüşe katılmadığımı fark ettim. Yani o mevzu hakkında yazarla tamamıyla farklı
düşüncelere sahipmişiz, bunu anladım. Bu da beni şaşırtmakla beraber şöyle bir
çıkarım yapmaya sevk etti.Bu evrende herkes farklı kişilikte olduğundan, herkesin sahip olduğu duygular ve düşünceler de farklılık arz ediyor. Bir insanın kendisine çok yakın bulduğu ve hararetle savunduğu bir görüş, başka bir kimse tarafından katiyen ret konusu olabiliyor. Yani bu görüş farklılığı insanların tamamen birbirinden farklı duygu ve düşüncelerden mürekkep olmasından ileri geliyor.
Bundandır ki, her kitabında yazdıklarına katıldığım yazarın, bu kitabındaki bir takım görüşlerine katılmayışım oldukça doğal bir hal ve ben de normal karşıladım zaten. Ama bunun, yazarın kitaplarını okumaya devam etmeme ve yazılarına duyduğum hayranlığın azalmasına bir tesiri olmadı.
Bunun günümüz insan ilişkilerinde de bu şekilde olması
gerektiği kanaatindeyim. Herkese güzel bir hafta diliyorum.
*Evlilikler Yalnızlıklar Umutlar/Mustafa Ulusoy sf. 33.

Comments
Post a Comment