Skip to main content

Serin




Bugün hiçbir yere gitmeyip tüm gün tembellik etmek niyetindeydim. Fakat akşama doğru vuku bulan küçük bir hadiseden ötürü bir miktar kırıldım. Mütemadiyen kırılırım ben. İnsan zaten başka ne için yaşar ki?

Daha fazla evde oturamayacağımı fark edince kendimi dışarıya attım. Açık havanın insanı ruhen güzelleştirdiğine inanırım her daim. Kapalı mekanların tekdüzeliğine karşın, her çeşit obje vardır açık havada. Doğanın sesi vardır mesela. Yaprakların, rüzgarın, böceklerin sesleri...


Havanın kararmasına yarım saat olduğunu bilerek, ama yine de okurum umuduyla kitap da aldım yanıma. Nitekim ben 25 sayfa kadar okuyunca güneş gitti. Bulutlar, karanlık ve rüzgar... Serin havada yalnız oturmanın dayanılmaz cazibesi. Evet ben yalnız kalmayı severim biraz. Arkadaşlarımla olmayı sevdiğim kadar tek başıma olmayı da severim.


Rüzgarın parmaklarımı soğuktan hissizleştirmesine aldırmadan yazıyorum bu yazıyı. Ölüyoruz, demek ki yaşanılacak demişti şair. Yaşıyoruz, demek ki yaşanılacak diyorum ben de. O kadar güzelsin ki doğa. Seninleyken her şey çok kolay.

Karşıdaki gölü seyrederken hayatımı düşünüyorum. Hani dün gece yine kendimle baş başa kaldığımda düşündüğüm ve işin içinden çıkamadığım hayatımı. Ama şimdi burada akşamın vanilya kokan serinliğinde, bulutlar bu kadar siyahken her şey o kadar mümkün, her şey o kadar yapılabilir ki.

İki masa öteden gitar tıngırtıları geliyor, yan masamda bir kız, arkadaşına sevgilisinden dert yanıyor. Ben kendimi doğaya bıraktım. Bozkırın ortasındaki şehrimizin var olan bir kaç ağacının kokusunu içime çekiyorum. Bizi

bunaldığımızda her daim aynı gönül genişliğiyle karşılayan bir tabiat iyi ki var.

Comments

Popular posts from this blog

YLSY Sürecim

Üniversite üçüncü sınıf. Aziz hoca bir dersimizde “Türkiye'de akademisyen olabilmenin yolları”nı anlatıyor. O zaman bunun için 3 yol var: ÖYP, cari alımlar ve MEB bursu. O gün MEB bursunu duyunca çok heyecanlandığımı hatırlıyorum. Anneme anlatıyorum hemen, 6 sene çok fazla diyor; babam, Türkiye'de bir iş sahibi olmamı söylüyor. Benim için hiç kolay bir ikna süreci olmuyor. Kendimi ifade etme çabalarım hala gözümün önünden gitmiyor.  Bir sene sonra ÖYP kaldırılıyor. Yıkılıyorum. Sonra mezun oluyorum. Sonra 2016 yılında ilk kez YLSY tercih kılavuzu yayınlanıyor. İçinde özel hukuk yok. Benim hukuku sevme nedenim olan özel hukuk yok. Başvurmuyorum. Ama gerçekten çok üzülüyorum. Aradan birkaç ay geçiyor. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ne yüksek lisansa kabul ediliyorum. Ve YLSY'yi tamamen unutuyorum. Çok güzel bir yüksek lisans dönemi... Hocalarımı çok seviyorum. Okulumu çok seviyorum. Beni gerçekten tatmin ediyor. Sonra staj başlatıyorum. Yüksek lisans ve stajı aynı...

Yeni Mezun Bir Hukukçuyu Neler Bekliyor- Part 1

Merhaba, İlk olarak çok uzun zamandır yazı yazmadığımı belirtmeliyim. En son yazıyı kasımda yazmışım. Kasımdan bu yana geçen 8 ay boyunca çeşitli yoğunluklarım olduğundan ve bir süre sonra da araya zaman girdiği için bloga yazmak zorlaştığından ötürü yazı yazamadım. Fakat bir arkadaşımın yeni mezun bir hukukuçuya neler tavsiye edebileceğimi anlatan bir yazı kaleme almamı ricası üzerine kendimi bilgisayarın başında buldum. Umarım bu yazıyla blogun tozunu kaldırmış olurum. Öncelikle internetteki herhangi bir yerden copy-paste yapmayacağımı söylemeliyim. Bu yazdıklarım tamamen benim büyüklerimden öğrendiğim ve yaşayarak tecrübe ettiğim şeyler. Ben halihazırda avukatlık stajımın sonuna geldim ve yüksek lisansta da tez aşamasına gelmiş bulunuyorum. Kendimden yola çıkarak da anlatacağım bazı şeyleri. Keyifli okumalar. TATİL Bu yeni mezun olmuş herkese verebileceğim ilk ve en büyük tavsiyedir. Ben mezun olur olmaz, geçiçi diplomalarımız çıkınca koşa koşa baroda staj başvur...

I TOLD MY STORY!

If you ask me what’s the coolest thing I’ve ever done in my life, I’d say, “Which one? I’ve done so many cool things!” But if you said, “Come on, be serious now,” I’d tell you: the day I told my story. That was the day I felt the bravest, coolest, and most inspired. It all started when one of my close friends invited me to the  TOUCH Network storytelling event. I was like, “Cool, let’s go.” I didn’t have any expectations, good or bad, except that I knew we’d see some farm animals since the event was taking place on a farm. So we went. It was a storytelling event, as advertised, but not just random storytelling. Four people talked about struggles they had overcome in life, how they did it, and what we could take from it. It was basically like TED Talks, but with fewer spotlights and more human touch. If you know me, you know I’m all about human connection, deep conversations, and touchy subjects. So I was so happy when I realized what was going on. I had the most beautiful tw...