Skip to main content

Çekiştirmek Üzerine





Kendinizden olmayan birini nasıl bu kadar kolay alaya alabiliyorsunuz arkadaşlar aklım almıyor. Sizin için herkes aşağılanası bir varlık sanki.
En nefret ettiğim şey bir başkasının arkasından konuşulması. İnsanlardan hoşlanabilirsiniz ya da hoşlanmayabilirsiniz. Bu sizin içsel probleminiz. Ama onlar yokken onlar hakkında aleyhte konuşup onları aşağılayamazsınız.

Herkes istediği gibi giyinir ve siz bir şey diyemezsiniz. Herkes saçını veya şalını istediği tarzda yapar ve siz bir şey diyemezsiniz. Herkes istediği şekilde konuşur, yine bir şey diyemezsiniz. Herkes istediği kişiyle oturup kalkar, arkadaşlık eder, siz bir şey diyemezsiniz. Herkes istediği şekilde düşünebilir ve saygı çerçevesinde bunu ifade edebilir ve siz bir şey diyemezsiniz.
İnsanlar sizden farklı giyiniyor, davranıyor, düşünüyor diye sizin onu küçük görme hakkınız yok. Siz her şeyi en iyi bilen olmadığınız gibi en doğru yapan da değilsiniz. Herkesin doğrusu kendisine göre ve insanlar bu yolda istedikleri gibi bir hayat sürebilirler. Sırf sizin kadar iyi giyinmiyor ya da sizin zevklerinize sahip değil veyahut okuduğu-izlediği şeyler sizinkilerle örtüşmüyor diye onu alay konusu yapamazsınız. Yapabileceğiniz tek şey oturup okuduğunuz, izlediğiniz, yediğiniz, içtiğiniz, giydiğiniz şeyler üzerine insanca konuşmak ve tartışmak.
Bir insanın arkasından konuşmak bence yapılabilecek en adi hareketlerden biri. Adına ister gıybet deyin isterseniz dedikodu, savunulur hiçbir yanı yok. Nereden tutarsanız tutun elinizde kalır bu davranış. Fikirler konuşulur. Kişiler ve onların tercihleri değil. Hem nereden belli sizin estetik zevkinizin ya da kültür anlayışınızın en iyisi olduğu? Bunların belli kesin bir ölçütü var mı? Yok. Hoş, olsa bile rüküş ya da basit giyinmek herkesin en doğal hakkı. Kimsenin karışma yetkisi yoktur buna.

Bu konuda gerçekten çok sinirliyim sevgili okur. Kendi şahsıma şimdiye dek rahatsız edici hiçbir eleştiri almadım. Yani bunları kendi yaşadığım şeylere binaen yazmıyorum. Ama etrafta duyup gördüğüm şeylere de kayıtsız kalamıyorum. Son zamanlarda bu insanların dedikodusunu yapma ve davranışlarını eleştirme olayıyla öyle sık karşılaşıyorum ki yazmasam bir yerde patlayacaktım.
Bir de nefret olayı var. Bir kimsenin en ufak bir yanlışını görelim, hemen nefret ediyoruz. O kadar öfke ve kin doluyuz ki bizim gibi olmayan bir insanı bile sevmeye tahammülümüz yok. Sahip olduğumuz sevgi öylesine az, öylesine sınırlı ki kendimize ve etrafımızdaki bir kaç kişiye yetiyor sadece. Başkalarına gelince varsa yoksa ötekileştirme ve çekiştirme. Allah aşkına şu nefret söylemlerini bi kenara bırakın. Bu kadar sevgisiz olmayın. Önünüze geleni bağrınıza basın demiyorum ama sevgi çemberinizi bu kadar daraltırsanız ilerde kimseye verecek sevginiz kalmaz diye korkuyorum.
Kendime gelince. Bu lafı defalarca kez yutmak zorunda kaldığım için bu devirde artık hümanistim diyemiyorum. Ama bana hakaret etmeyen herkesi seviyorum. Tanıdıklarımı da tanımadıklarımı da. Çünkü insan tanımadığı insandan nefret edemez. Etmemeli. Sizin kendinizden olmayanı kara kutuya koymanız bir yana, ben karşıma çıkan herkesi sevmeye devam edeceğim. Bırakın üzüleceksem de işin sonunda üzüleyim        

Comments

Popular posts from this blog

YLSY Sürecim

Üniversite üçüncü sınıf. Aziz hoca bir dersimizde “Türkiye'de akademisyen olabilmenin yolları”nı anlatıyor. O zaman bunun için 3 yol var: ÖYP, cari alımlar ve MEB bursu. O gün MEB bursunu duyunca çok heyecanlandığımı hatırlıyorum. Anneme anlatıyorum hemen, 6 sene çok fazla diyor; babam, Türkiye'de bir iş sahibi olmamı söylüyor. Benim için hiç kolay bir ikna süreci olmuyor. Kendimi ifade etme çabalarım hala gözümün önünden gitmiyor.  Bir sene sonra ÖYP kaldırılıyor. Yıkılıyorum. Sonra mezun oluyorum. Sonra 2016 yılında ilk kez YLSY tercih kılavuzu yayınlanıyor. İçinde özel hukuk yok. Benim hukuku sevme nedenim olan özel hukuk yok. Başvurmuyorum. Ama gerçekten çok üzülüyorum. Aradan birkaç ay geçiyor. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ne yüksek lisansa kabul ediliyorum. Ve YLSY'yi tamamen unutuyorum. Çok güzel bir yüksek lisans dönemi... Hocalarımı çok seviyorum. Okulumu çok seviyorum. Beni gerçekten tatmin ediyor. Sonra staj başlatıyorum. Yüksek lisans ve stajı aynı...

Yeni Mezun Bir Hukukçuyu Neler Bekliyor- Part 1

Merhaba, İlk olarak çok uzun zamandır yazı yazmadığımı belirtmeliyim. En son yazıyı kasımda yazmışım. Kasımdan bu yana geçen 8 ay boyunca çeşitli yoğunluklarım olduğundan ve bir süre sonra da araya zaman girdiği için bloga yazmak zorlaştığından ötürü yazı yazamadım. Fakat bir arkadaşımın yeni mezun bir hukukuçuya neler tavsiye edebileceğimi anlatan bir yazı kaleme almamı ricası üzerine kendimi bilgisayarın başında buldum. Umarım bu yazıyla blogun tozunu kaldırmış olurum. Öncelikle internetteki herhangi bir yerden copy-paste yapmayacağımı söylemeliyim. Bu yazdıklarım tamamen benim büyüklerimden öğrendiğim ve yaşayarak tecrübe ettiğim şeyler. Ben halihazırda avukatlık stajımın sonuna geldim ve yüksek lisansta da tez aşamasına gelmiş bulunuyorum. Kendimden yola çıkarak da anlatacağım bazı şeyleri. Keyifli okumalar. TATİL Bu yeni mezun olmuş herkese verebileceğim ilk ve en büyük tavsiyedir. Ben mezun olur olmaz, geçiçi diplomalarımız çıkınca koşa koşa baroda staj başvur...

I TOLD MY STORY!

If you ask me what’s the coolest thing I’ve ever done in my life, I’d say, “Which one? I’ve done so many cool things!” But if you said, “Come on, be serious now,” I’d tell you: the day I told my story. That was the day I felt the bravest, coolest, and most inspired. It all started when one of my close friends invited me to the  TOUCH Network storytelling event. I was like, “Cool, let’s go.” I didn’t have any expectations, good or bad, except that I knew we’d see some farm animals since the event was taking place on a farm. So we went. It was a storytelling event, as advertised, but not just random storytelling. Four people talked about struggles they had overcome in life, how they did it, and what we could take from it. It was basically like TED Talks, but with fewer spotlights and more human touch. If you know me, you know I’m all about human connection, deep conversations, and touchy subjects. So I was so happy when I realized what was going on. I had the most beautiful tw...