Skip to main content

Burası Dünya Yahu



  İnsan değiştiremeyeceği şeylerden mülhem mutsuz olmamalıdır. Zira o zaman değiştirebileceği şeylere gücü kuvveti kalmayacaktır. Mutlak varlık her insana farklı kabiliyetler vermiştir. Kiminin kalemi güçlüdür. Kimi iyi bir hatiptir. Kiminin de zekâsı parlaktır. Her insan kendi kabiliyeti ölçüsünde yapabileceğinin en güzelini yapmalıdır. Ama gerisine de fazla takılmamalıdır.
  Mükemmellik algısı bize günümüz dünyasınca dayatılan korkunç bir algıdır. Her kadın güzel, her erkek yakışıklı, her öğrenci başarılı olmak zorundadır. Kişinin sahip olduğu niteliklere bakılmaksızın, herkes aynı kefeye konulur ve aynı ölçütlerle yargılanır. Hâlbuki insan denen varlık ne kadar değişik, ne kadar şahsına münhasırdır. Nefes alan her canlının aynı şeyleri yapabilmesi hiç mümkün olabilir mi yahu?

  Eğer siz bir balığı uçma kabiliyetine göre değerlendirirseniz balığın başarısız olduğu sonucuna ulaşırsınız. Peki, bu akla mantığa sığar mı? Tabiki hayır. Bir balık uçamıyorsa bu onun balık olmasından kaynaklanır, başka bir şeyden değil. İnsanlardan uçmasını bekliyorsunuz arkadaşlar. Neden? Neden nefes alan her canlıya bir mükemmellik sorumluluğu yükleriz? Kusur bence bu dünyadaki en harika şeylerden.

 Çok başarılı değilim ve bununla gurur duyuyorum. Çok yetenekli de değilim ve bununla gurur duyuyorum. Giriştiğim işlerin çoğundan pişman oluyorum ve bu müthiş bir şey! Hata yapmak ne harika bir şey farkında mısın acaba sevgili okur?
 Ben mükemmel değilim. Ne mükemmel bir evladım ne de mükemmel bir arkadaşım. İlerde işimde de mükemmel olmayacağım. Öldüğümde de arkamdan ne mükemmel insandı demeyecekler. İnsandı diyecekler. Dümdüz insan. Herkes gibi sıradan bir hayat yaşadı. Pek çok hata yaptı ve öldü. Ve sıradan oluşumla da gurur duyacağım ben.   

  Bazen mükemmellik konusunda obsesif olduğumu ve kendimi hiç hata yapmamaya şartladığımı biliyorum. Sanırım halk arasında buna mükemmeliyetçilik diyorlar. Bunun sonucu, insanın her yaptığı işte harikalar yaratması değil, yaptığı işleri beğenmeyip genelde tatminsizlik hissiyle dolu olması oluyor. Hâlbuki eğer bir mevzuda –bu her şey olabilir- artı yönler eksi yönlerden fazla ise o durum kabul edilebilir niteliktedir. Öteki türlü, hayatta başımıza gelen pek çok şeyi kabul etmekte zorlanırız ve bu, zaten hâlihazırda güç olan yaşantımızı daha da çıkmaza sokacaktır.

 Diyeceğim o ki, sen insansın arkadaş! Mükemmellik senin ne haddine? Hayat dediğin bu yolu hiçbir yokuşa-inişe rastlamadan dümdüz gidemeyeceğin gibi, rastladığın her engelden yara bere almadan da geçemeyeceksin. Çünkü sen sonsuz bir evrende var olan küçük, kusurlu bir mahlukatsın. Kaldı ki, koskoca kainatta ufacık yaratıklar olarak mükemmel olsak ne olmasak ne? 

  Hem ne diyor şair: "Burası dünya yahu. Burası bu kadar işte." Bu mükemmellik meselelerini çok da şeyapmamak lazım. Değecek şeyler değil sevgili okur, inan ban
a.

Comments

Popular posts from this blog

YLSY Sürecim

Üniversite üçüncü sınıf. Aziz hoca bir dersimizde “Türkiye'de akademisyen olabilmenin yolları”nı anlatıyor. O zaman bunun için 3 yol var: ÖYP, cari alımlar ve MEB bursu. O gün MEB bursunu duyunca çok heyecanlandığımı hatırlıyorum. Anneme anlatıyorum hemen, 6 sene çok fazla diyor; babam, Türkiye'de bir iş sahibi olmamı söylüyor. Benim için hiç kolay bir ikna süreci olmuyor. Kendimi ifade etme çabalarım hala gözümün önünden gitmiyor.  Bir sene sonra ÖYP kaldırılıyor. Yıkılıyorum. Sonra mezun oluyorum. Sonra 2016 yılında ilk kez YLSY tercih kılavuzu yayınlanıyor. İçinde özel hukuk yok. Benim hukuku sevme nedenim olan özel hukuk yok. Başvurmuyorum. Ama gerçekten çok üzülüyorum. Aradan birkaç ay geçiyor. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ne yüksek lisansa kabul ediliyorum. Ve YLSY'yi tamamen unutuyorum. Çok güzel bir yüksek lisans dönemi... Hocalarımı çok seviyorum. Okulumu çok seviyorum. Beni gerçekten tatmin ediyor. Sonra staj başlatıyorum. Yüksek lisans ve stajı aynı...

Ph(inishe)D

  Today marks an important milestone in my life. I just submitted my PhD thesis, and it felt extremely awkward. After I pulled myself together, I visited this bench above, my sad place in Southampton. I have come here so many times. When I get upset, frustrated, or disappointed, I come here to cry, to think, to talk to myself out loud. And today, the reason I came here after my thesis submission was to let go of the things that made me miserable for the last four years. Over the past years, I got upset over so many different things. I got upset over my PhD thesis, over and over again. I got upset over presentations, progression review deadlines, writing, not writing, not being able to read, not being able to understand what I read due to language barriers... I got upset over the wrong people, and then over people who were even more wrong. Countless things. This bench has witnessed my sorrow and stayed still for me while I burst into tears each and every time. And now, since I...

Yeni Mezun Bir Hukukçuyu Neler Bekliyor- Part 1

Merhaba, İlk olarak çok uzun zamandır yazı yazmadığımı belirtmeliyim. En son yazıyı kasımda yazmışım. Kasımdan bu yana geçen 8 ay boyunca çeşitli yoğunluklarım olduğundan ve bir süre sonra da araya zaman girdiği için bloga yazmak zorlaştığından ötürü yazı yazamadım. Fakat bir arkadaşımın yeni mezun bir hukukuçuya neler tavsiye edebileceğimi anlatan bir yazı kaleme almamı ricası üzerine kendimi bilgisayarın başında buldum. Umarım bu yazıyla blogun tozunu kaldırmış olurum. Öncelikle internetteki herhangi bir yerden copy-paste yapmayacağımı söylemeliyim. Bu yazdıklarım tamamen benim büyüklerimden öğrendiğim ve yaşayarak tecrübe ettiğim şeyler. Ben halihazırda avukatlık stajımın sonuna geldim ve yüksek lisansta da tez aşamasına gelmiş bulunuyorum. Kendimden yola çıkarak da anlatacağım bazı şeyleri. Keyifli okumalar. TATİL Bu yeni mezun olmuş herkese verebileceğim ilk ve en büyük tavsiyedir. Ben mezun olur olmaz, geçiçi diplomalarımız çıkınca koşa koşa baroda staj başvur...