Skip to main content

Yeni Mezun Bir Hukukçuyu Neler Bekliyor- Part 3




Merhaba,

İlk kez bir blog yazısını bu şekilde seri haline getirdim. İlk iki postumda staj, avukatlık, hakimlik, KPSS ve onunla girilen kurumlar gibi başlıklara genel hatlarıyla değinmeye çalıştım. Bir arkadaşım kişisel görüşlerime daha fazla ağırlık verirsem ve yaşadığım, şahit olduğum olayları da anlatırsam daha doyurucu postlar olabileceğini söylese de, sanırım o kadarına henüz cesaret edemiyorum. 

Yani şöyle ki, icrada, adliye kalemlerinde, duruşmalarda başınıza pek çok olay gelecek. Canınızı sıkan ve o an çözüm üretmeniz gereken hadiseler olacak. Büroda ne gibi işler yapılır, işleyiş nasıldır, nasıl kendimizi avukat gibi hissederiz ve bunun gibi pek çok sorunun cevabıyla bu seri uzatılabilir. Fakat hem okuyucu yelpazesi geniş olduğundan, hem de daha yeni yeni hemhal olduğum konularda fazla ahkam kesmek istemediğimden ötürü bu yazıyla seriyi sonlandırıp üçlü halinde bırakacağım. 

Bu yazıda da belki şimdiye dek yazdıklarım içinde en çok bilgi sahibi olduğum akademisyenlik ve araştırma görevliliği hakkında konuşacağım. Umuyorum birilerine fayda sağlar. 

YÜKSEK LİSANS

Öncelikle, mezun olur olmaz en hevesle beklediğim ve kabul alınca da sevinçten bir miktar gözyaşı döktüğüm şeyin bu olduğunu söylemeliyim. Staj, çok önemli ve pek tabii gerekli bir şey. Fakat yüksek lisans benim için daha özel.

Yüksek lisansa başvurabilmek için ilk olarak geçici mezuniyet belgesi ya da diplomanızın çıkmış olması gerekiyor. Bizde diplomalar yaklaşık 6-7 ay sonra çıktı fakat geçici mezuniyet belgeleri birkaç hafta içinde çıkmıştı. Yine de geçici mezuniyet belgesinin çıkmasını beklediğim süre boyunca iki üniversitenin yüksek lisans başvurusunu kaçırmıştım. Yani bu süreçte başvuru kaçırıp hak kaybına uğramanız çok muhtemel, çünkü bazı okullar mayıs-haziran gibi ilana çıkıyor. Hepsine yetişmek çok mümkün olmayabiliyor.

Geçici mezuniyet belgesinin yanında, başvuru için; transkript, ALES belgesi, YDS belgesi ve bazı yerler de fotoğraf istiyor. CV isteyip istemediklerinden emin olamıyorum, üzerinden zaman geçti. Ama ALES, YDS, mezuniyet belgesi ve transkripti her yer istiyor diyebilirim. Başvurular internet üzerinden oluyor. Hatırladığım bir tanesini anlatayım. 

Üniversitenin sitesinden SBE (sosyal bilimler enstitüsü) ne girdim. Orada yüksek lisans başvurusu yazan linke tıkladım, sonra sitenin yönlendirmesiyle kriterleri gösteren sayfaya ulaştım. Onları ve hangi bölümlerin açıldığını okudum. Sonrasında yine yönlendirilerek başvuru için gerekli linke tıkladım. Bu bahsettiğim üniversitede başvuru için önce TC kimlik numaramızla bir şifre aldık, sonrasında başvurabildik. Ama öteki üniversiteler şifre verip kayıt almadan direkt başvuruya imkan tanıdılar. 

Başvuru online oluyor dedik. Az evvel saydığım belgeleri önce bilgisayara aktarmanız gerekiyor. ALES  ve YDS belgesini zaten internetten indirdiğiniz için sorun olmuyor. Ama ben transkript ile mezuniyet belgesinin fotoğrafını çekip bilgisayara aktardım diye anımsıyorum. Çünkü mezun olduktan sonra artık öğrenci otomasyon sistemine giremiyorsunuz ve oradan indirmeniz de mümkün olmuyor haliyle. Bir yer fotoğraf istemişti. Onun için de vesikalık çektirip, fotoğrafçıdan çektiği fotoğrafı flashıma atmasını istemiştim. Bir de böyle bazı yerler belli ölçülerde fotoğraf filan istiyor, ya da yükleyeceğiniz dosyaların belli formatta olmasını istiyor. O dosyaları da dönüştürüp öyle yüklüyorsunuz. 

Bunları böyle ayrıntılı anlatıyorum çünkü ben deneme yanılma yolu ile buldum. Bu yazıyı okuyup da başvurmayı düşünen varsa ilk etapta zorlanmasın istiyorum. 

Başvuru yaparken önce bilgilerinizi giriyorsunuz; kimlik bilgileri, okul bilgileri, başvurmak istediğiniz alanın bilgileri vs. Sonra “ekle” bölümünden bahsettiğim belgeleri ekliyorsunuz. Tabii arada başka aşamalar da olabilir, site sizi yönlendirecektir.

Bu şekilde başvuru yaptıktan sonra, ALES, YDS puanları ve not ortalamanızın belli oranlarda alınmasıyla elde edilecek puana göre, sistem sizi bir sıraya koyuyor. Sonra yine aynı üniversitenin sitesinin SBE bölümündeki duyurular kısmında listeleri görebilirsiniz. Misal, üniversite yüksek lisans programına 20 kişi alacaksa 60 kişiyi “sınava girebilir” şeklinde gösteriyor. Diğerleri mantıken elenmiş oluyor. 

Eğer böyle bir- iki yerin ön değerlendirmesinden geçemediyseniz, size tavsiyem önce puanlarınızı yükseltmeye bakın. Çünkü muhtemelen her başvurunuzda aynı sonuçla karşılaşacaksınız. Not ortalamanız yükselmiyor maalesef. Mezun olduktan sonra bunun pişmanlığını bir süre yaşadım ben. Ama çok da endişe etmeye gerek yok zira ALES puanı yüzde 40 gibi bir etkiye sahip oluyor pek çok yerde.  O yüzden diliniz yoksa ve kısa sürede de öğrenme imkanınız yoksa ALES inizi yükseltmeye bakın bence. 

Dil de aslında düşünüldüğü kadar büyük bir problem değil, en azından iki üç ay çalışarak hatırı sayılır bir puan alınabileceğini savunuyorum. Bir de şimdi YÖKDİL çıktı. Şu ana kadar iki kere yapıldı, ben ikisine de girmediğim için kişisel bir değerlendirme yapamadım fakat YDS ye nazaran çok kolay olduğunu söylüyorlar. Dil konusunda çekinceleriniz varsa, YÖKDİL de daha çok şansınız olacaktır.

Başvuruya geri dönecek olursak; ön değerlendirmeyi geçtikten sonra üniversitenin sistemine göre sizi yazılı sınav ya da mülakata çağıracaklar. Bazı üniversiteler ise sadece puanlarınıza göre bir sıralama yapıyor ve sıralamaya göre ilk 20 yi alıyor. Sınavsız olması bakımından bu daha kolaymış gibi gözükebilir fakat yüksek puanlar genellikle ilk 20 yi doldurduğu için şansınızın daha düşük olduğunu söyleyebilirim. Geriye zaten mülakat veya yazılı sınavla alan okullar kalıyor. Burada isim isim okulları incelemeyeceğim ama ben yazılı sınavın daha objektif bir değerlendirme sağladığını düşünüyorum. 

Kendi girdiğim mülakatlarda, heyecanlanma, bilmediğim yerden soru gelmesi ya da jüriyi kızdırma gibi durumlarla karşılaştım. Her şeye hazırlıklı olun yani. Özellikle ilk mülakatınız kötü geçerse lütfen moralinizi bozup üzülmeyin. İlkler her zaman risklidir ve heyecan yapmanız çok normal. Benim ilk mülakatım da epey kötüydü ama eğer orası kötü geçmeseydi şu anki okulumda olamazdım.

Bu hususa özellikle dikkat çekmek istiyorum. Yüksek lisans, mezun olur olmazki ilk heyecanla hemen başvurulup kabul alınmak istenen bir şey. Fakat ilk seferde olmazsa dert edecek bir şey değil çünkü dönemlik okullarda senede iki kere yüksek lisans programı açılıyor. Yıllık okullarda da bir kere açılıyor. Ankara'ya yakın illeri de tercih edebilirsiniz, böylece seçeneklerinizi çoğaltabilirsiniz.

Bir de böyle bir yerden kabul almadan önce tüm enerjinizi buraya veriyorsunuz, eğer istediğiniz şey buysa tek düşündüğünüz bir an önce kabul almak oluyor, stresli günler geçiriyorsunuz. Ama sizi temin ederim, bir yeri kazandıktan ve orada bir dönem geçirdikten sonra “haa, bu muymuş” oluyorsunuz. Aynısı staj için de geçerli, büro bulmak için de. Ulaşamadıkça gözünüzde büyümesine aldanmayın, elde ettikten sonra pek az kıymeti kalıyor. 

Ben yüksek lisansın sonlarına doğru iyice sıkılmaya başlamıştım. Çünkü ödevler çok fazla vakit alıyor ve devam zorunluluğu arayan bir okul seçmişseniz sürekli derslere gitmek bir süre sonra külfet gelmeye başlıyor. Yüksek lisansın ders dönemi bittiğinde sınıftaki arkadaşlarla iftar yapmıştık, oradaki herkes dersler bittiği için ne kadar rahatladığını, deyim yerindeyse derin bir oh çektiğini ve zihinlerinden büyük bir yükün kalktığını söylemişlerdi. Ben şaşırmıştım hatta, çünkü sadece bana o kadar zor geldiğini düşünmüştüm. 

Demem o ki, ilerleyen safhalarında sizi yer yer bunaltacak bir şeyi ilk etapta kazanamadık diye üzülmeyin sakın. Yavaş yavaş hepsi olacak, emin olun.

Mülakatı ya da yazılı sınavı geçtikten sonra okula gidip kaydınızı yaptırıyorsunuz ve sonra beklemeye başlıyorsunuz. Ders kayıtları başlıyor, aynı lisanstaki gibi. Ders kaydınız onaylanınca da dersler başlıyor. Bu sürede asistan hoca sizinle iletişime geçecektir, hangi dersleri seçeceğiniz hususunda ondan da yardım alabilirsiniz.

Bir de yaygın olarak yanlış bilinen bir şeyden bahsedeyim. Yüksek lisans programının branş branş ayrılması olayı bildiğim kadarıyla sadece Ankara hukukta var. Yani mesela orada “ticaret hukuku” ya da “anayasa hukuku” şeklinde sınavlara girebiliyorsunuz. Fakat geri kalan üniversitelerin hepsinde yüksek lisans programları özel hukuk ve kamu hukuku olarak ayrılıyor. Bana hangi alandan yüksek lisans yaptığım sorulduğunda “özel hukuk” deyince insanlar şaşırıyorlar. Ticaret, medeni gibi bir şey bekliyorlar ama maalesef sistem öyle değil. 

Siz yüksek lisans boyunca özel hukukun bütün alanlarından ders seçiyorsunuz. Ama neyi daha çok istiyorsanız, hangi konuda ilerlemeyi düşünüyorsanız, tezi neyden yazacaksanız o dersleri çoğunlukta seçiyorsunuz. Mesela ben ilk dönem 4 ikinci dönem 4 olmak üzere toplamda 8 ders aldım. Bunların 5 tanesi ticaret hukukuyla alakalıydı. Çünkü o alanda ilerlemek istiyorum. Bu yüzden siz de ilk etapta seçim yaparken kamu ve özel arasından bir seçim yapıp, o programa başvuruyorsunuz.

Peki ne yapılıyor bu yüksek lisansta? 

Benim kendi okulumun sisteminden bahsedeyim. Esasen başka okullardan da arkadaşlarım var ve çoğunluğu bu şekilde. Her dersten bir ödev hazırlama ve bir sunum yapma sorumluluğunuz oluyor. Bazı hocalar bu ikisine ek olarak sınav da yapabiliyorlar. Ödevler 15-25 sayfa arasında değişiyor ve okuduğunuz makalelerden atıf yapmanız gerekiyor. Ben kendi adıma her bir ödevi hazırlamak için çok rahat 3-4 hafta harcadığımı söylemeliyim. Çünkü bir şeyler yazmadan önce okumanız gerekiyor ve gerek kütüphaneden gerekse online makalelerden en az 15 kaynak kullanıyorsunuz. Bu kaynaklara ulaşmak içinse 25-30 ve belki de daha fazla kaynak elinizden geçiyor. (makale yazma sürecimle ilgili önceki postlarıma bakabilirsiniz)

Yazma işi biraz stresli. Ama hiçbir şekilde lisanstaki sınavlar kadar stresli değil. Ben çoğunlukla bu ödevlerimi, öncesinde bir kütüphane araştırması yapıp çıktılarımı aldıktan sonra bir kafeye oturup tüm gün bilgisayarda yazı yazarak hazırladım. Yani hazırlamak zor evet, ama keyifli de. Özellikle bitirdikten sonra sizin el emeğiniz göz nurunuz bir ürün ortaya çıkıyor ve bunun hazzı pek az şeyde var. Bu yola girmek istememdeki en büyük etkenlerden birisi bu diyebilirim. 

Ödevinizi yazdıktan sonra onun sunumunu yapıyorsunuz. Böylece bir dersteki sorumluluğunuz bitmiş oluyor.

Yüksek lisansı, bilhassa akademisyenlik düşünmeyenlere öneriyorum çünkü akademide zaten yapacaksınız. Fakat avukatlık ya da hakimlik yaparken, yüksek lisans yapmış/yapıyor olmanın çok büyük faydasını göreceğinize eminim. Hukuk fakültesi öğrencilerinin en çok şikayet ettikleri konu çok fazla mezun olması ve iş bulma konusunda sıkıntı yaşanması. Bu ne yazık ki mevcut bir gerçek. Fakat bu “çok sayıda mezunun” arasından sıyrılabilmek bir konuda farkınızı ortaya koymakla olacak bir şey ve bu da ya yüksek lisans eğitimiyle, ya bildiğiniz yabancı dillerle, ya da bunun haricinde katıldığınız eğitimler, aldığınız sertifikalarla olacak bir şey. 

Yüksek lisansın buradaki en büyük faydası size bir etiket sağlaması. Çünkü yüksek lisansın üzerine doktora da yaparsanız Dr. unvanı alıyorsunuz ve kartvizitinize Av. Dr. yazdırabiliyorsunuz. Normalde avukatlar için reklam yasağı kapsamında pek çok kısıtlama var, sadece akademik unvanlar kartvizitte kullanılabiliyor. 

Hem de sadece kartvizite yazdırmak için değil, siz bir çok konuda uzmanlaşmış olacaksınız ve bu bilgi dağarcığınıza, müvekkillerle kurduğunuz iletişimden yazdığınız dilekçelerin kalitesine kadar her şeyinizi etkileyecek. Ayrıca şu an herkes üniversite mezunu. Bence günümüz Türkiye'sinde yüksek lisans, zorunlu gibi bir şey.

Fakat önemle üzerinde durmak istediğim bir konu var ki, yüksek lisans ile staj yaparken bir büroda aktif çalışma olayı birlikte yürümüyor. Arkadaşlarımdan yüksek lisansa odaklananlar çalıştıkları büroları bıraktılar, bir büroda çalışmaya başlayanlarsa komple bütün dersleri alta bıraktılar. İkisini aynı anda yürütmek, hele de cumartesileri bile mesai yapan bir büroda hiç kolay değil. Bir de dersler hafta içi ve sabahtan olabiliyor. Her defasında ofisten izin almak pek mümkün olmuyor. O yüzden eğer ilerisi için avukatlık yapacaksanız, yüksek lisanstan kabul alın ama staj süresince derslere gitmeyin, bırakın bütün dersler alta kalsın. Ya da sadece bir dönemini verin, ikinci dönemi alta bırakın. Çünkü yüksek lisansı her zaman yapmak imkanınız olacaktır fakat staj günleri bir daha geri gelmeyecektir. 

Bu konuda yazsam daha bir bu kadar daha yazarım. Ama hem 3 sayfayı geçti, hem de iki saati aşkındır yazıyorum. O yüzden burada bırakıyorum. Kısaca araştırma görevliliğinden de bahsettikten sonra yazımı sonlandıracağım.

AKADEMİSYENLİK   

Üniversitelerin bünyesinde araştırma görevlisi olmak ve işin piyasasıyla hiç uğraşmadan hep teorik kısımla ilgilenmek de oldukça cazip seçeneklerden birisi. Akademisyen, bu mesleğe verilen genel ad. Siz, mezun olduktan sonra eğer kabul edilirseniz “araştırma görevlisi” olarak başlayacaksınız. Yüksek lisans ve doktoranızı yaptıktan sonra mertebeniz yükselecek.

Peki ne gerekiyor akademisyen olmak için? 

Öncelikle bu durum da üniversiteden üniversiteye değişiyor. Bu konuda en sağlıklı bilgiyi www.yok.gov.tr den alabilirsiniz. Burada “akademik kadro ilanları” sekmesinde her gün ya da her hafta yeni ilanlar açılıyor. Her ilanın da 15 gün başvuru süresi oluyor. Orayı üç dört güne bir takip ederseniz hiçbir ilanı kaçırmamış olursunuz. 

İlanlarda istenenler genel itibariyle “başvuru formu, diplomanın ve transkriptin onaylı sureti, ALES ve YDS belgeleri fotokopileri, iki adet fotoğraf, CV, nüfus cüzdanı fotokopisi ” şeklinde oluyor. Tabii onaylı suretleri almak için mezun olduğunuz okula ya da notere gitmeniz gerekiyor. Belgelerinizi topladıktan sonra ilanda yazan okulun adresine gönderiyorsunuz. Sonra ön değerlendirme sonuçları açıklanıyor. Okul şayet kadroya iki kişi alacaksa 20 kişiyi mülakata çağırıyor. Mülakat puanınız, ALES, YDS ve not ortalamanızın belli oranlarda ortalaması alınarak bir puan elde ediliyor ve yapılan sıralama ile asil ve yedekler belirleniyor.



Bazı okullar sadece yazılı sınav, bazıları mülakatla alıyor. Benim genel olarak karşılaştıklarım mülakat yöntemiyle alıyordu. Tabii bunlar işin çok teknik kısmı. Bu bilgileri küçük bir google search ile de bulabilirsiniz. 

Ama kimse size sabah saatlerinde olan mülakata yetişebilmek için gece yola çıktığından, bütün gece otobüs yolculuğu yapıp sabah hava daha aymadan hiç bilmediği bir şehre indiğinden, otogarda ya da  bir hastanenin acilinde günün ışımasını bekleyip sonra sora sora okulun ve sınava gireceği fakültenin yerini bulduğundan, tabii bu meşakkatli yolculuktan sonra evden bin bir özenle hazırlanıp çıktığı takım elbisesinin kırış kırış olmasından, bu yüzden bir sonraki sefere takımı çantaya atıp işi sağlama aldığından, ama bu kez de elinde valizle oradan oraya koştuğundan, yol iz bilmediği için şehir içinde dolmuş ulaşımında bile sıkıntı yaşadığından, gece orada konaklamak gerekirse evden ayrılmadan önce bir yerlerde rezervasyon yaptırması gerektiğinden ve tüm bunlar olup bittiğinde mülakatta hiç bilmediği, daha önce adını sanını duymadığı bir şeyden soru gelip de hiç bir şeye cevap veremeyince buraya kadar geldik, bari buradan evdekilere hediyelik bi şeyler götüreyim mantığıyla mesela Isparta'dan gül kremleri, Rize'den organik çaylar aldığından ve tüm bunların bir gün biteceğini bildiği için olaya Anadoluyu karış karış gezmek gözüyle bakmak gerektiğinden ve her ne olursa olsun bu yolculuklardan zevk almayı bilmek gerektiğinden bahsetmez. 

Ben kısmen yazmış oldum. 

Yeni mezun hukukçuyu neler bekliyor üçlemesinin sonuna geldik efendim. Sabrınız için teşekkürler, esenlikler.     


Comments

Popular posts from this blog

YLSY Sürecim

Üniversite üçüncü sınıf. Aziz hoca bir dersimizde “Türkiye'de akademisyen olabilmenin yolları”nı anlatıyor. O zaman bunun için 3 yol var: ÖYP, cari alımlar ve MEB bursu. O gün MEB bursunu duyunca çok heyecanlandığımı hatırlıyorum. Anneme anlatıyorum hemen, 6 sene çok fazla diyor; babam, Türkiye'de bir iş sahibi olmamı söylüyor. Benim için hiç kolay bir ikna süreci olmuyor. Kendimi ifade etme çabalarım hala gözümün önünden gitmiyor.  Bir sene sonra ÖYP kaldırılıyor. Yıkılıyorum. Sonra mezun oluyorum. Sonra 2016 yılında ilk kez YLSY tercih kılavuzu yayınlanıyor. İçinde özel hukuk yok. Benim hukuku sevme nedenim olan özel hukuk yok. Başvurmuyorum. Ama gerçekten çok üzülüyorum. Aradan birkaç ay geçiyor. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ne yüksek lisansa kabul ediliyorum. Ve YLSY'yi tamamen unutuyorum. Çok güzel bir yüksek lisans dönemi... Hocalarımı çok seviyorum. Okulumu çok seviyorum. Beni gerçekten tatmin ediyor. Sonra staj başlatıyorum. Yüksek lisans ve stajı aynı...

Ph(inishe)D

  Today marks an important milestone in my life. I just submitted my PhD thesis, and it felt extremely awkward. After I pulled myself together, I visited this bench above, my sad place in Southampton. I have come here so many times. When I get upset, frustrated, or disappointed, I come here to cry, to think, to talk to myself out loud. And today, the reason I came here after my thesis submission was to let go of the things that made me miserable for the last four years. Over the past years, I got upset over so many different things. I got upset over my PhD thesis, over and over again. I got upset over presentations, progression review deadlines, writing, not writing, not being able to read, not being able to understand what I read due to language barriers... I got upset over the wrong people, and then over people who were even more wrong. Countless things. This bench has witnessed my sorrow and stayed still for me while I burst into tears each and every time. And now, since I...

Yeni Mezun Bir Hukukçuyu Neler Bekliyor- Part 1

Merhaba, İlk olarak çok uzun zamandır yazı yazmadığımı belirtmeliyim. En son yazıyı kasımda yazmışım. Kasımdan bu yana geçen 8 ay boyunca çeşitli yoğunluklarım olduğundan ve bir süre sonra da araya zaman girdiği için bloga yazmak zorlaştığından ötürü yazı yazamadım. Fakat bir arkadaşımın yeni mezun bir hukukuçuya neler tavsiye edebileceğimi anlatan bir yazı kaleme almamı ricası üzerine kendimi bilgisayarın başında buldum. Umarım bu yazıyla blogun tozunu kaldırmış olurum. Öncelikle internetteki herhangi bir yerden copy-paste yapmayacağımı söylemeliyim. Bu yazdıklarım tamamen benim büyüklerimden öğrendiğim ve yaşayarak tecrübe ettiğim şeyler. Ben halihazırda avukatlık stajımın sonuna geldim ve yüksek lisansta da tez aşamasına gelmiş bulunuyorum. Kendimden yola çıkarak da anlatacağım bazı şeyleri. Keyifli okumalar. TATİL Bu yeni mezun olmuş herkese verebileceğim ilk ve en büyük tavsiyedir. Ben mezun olur olmaz, geçiçi diplomalarımız çıkınca koşa koşa baroda staj başvur...