Skip to main content

Nuh'un Gemisi



  Hayatta her şeyin umduğumuz gibi gideceğini beklemek koca bir yanılgıdan ibarettir. Hiç umulmadık anlarda umulmayan aksilikler çıkabileceği gibi beklenmeyen zamanlarda da şaşırtıcı sürprizler çıkabilmektedir. Bugün de tecrübe ettiğim üzere hayatın işleyiş tarzı bu şekildedir.

  O’nun izni olmadan bir yaprağın bile düşmediği bu evrende kendini terk edilmiş sanmak en büyük ahmaklıktır. Fakat bu durum, olayların her zaman hayal edilen gibi gerçekleşeceği anlamına da gelmemektedir. Her insanın yiyeceği lokma kainatın bir köşesinde beklemektedir. İnsanoğluna düşen ise biraz sabırlı olup o lokmayı aramaktır.

  Bir insandan bir insanı tamamen anlayabilmesini beklemek beyhudedir. Kalplere yalnızca mutlak varlık tam anlamıyla dokunabilir. Fakat bazı dostların varlığı "iyi ki"dir. Bu kimselerle bir telefon uzaklıkta, bir otobüs mesafede ve hiç olmazsa aynı gökyüzünün altında olununca aşılmayacak güçlük yoktur.

  Öğrencilik baştan sona zahmetli ve meşakkatlidir. Fakat mezun olunca literatürünüzdeki zahmet ve meşakkat kavramlarının değiştiğini görmek bir süre sonra sizi şaşırtmayacaktır. İş bulmak zordur. Yaşamak zordur. Fakat bu dünyada kolay olan ne vardır ki sorusuna bir cevap bulamamak tüm bunları katlanılabilir kılmaktadır.

  Evinizdeki battaniyenin altından çıktığınızdan itibaren acımasızlığını tüm benliğiyle gösteren bu dünyada aranılan, aslında bir parça huzurdan başkaca bir şey değildir. Ve pek tabi inananlar için her devirde bir nuh'un gemisi vardır. Bize düşense yalnızca o gemiyi bulmaktır.

  Evdeki hesap çarşıya uymadığı zamanlarda pes etmek kolaydır. Fakat kıymetli olan hiç bir zaman mücadele etmeyi bırakmayıp bunca senelik emeği çöp etmemektir. Bu uğurda karşımıza çıkan patikalar dikenli ve taşlıdır. Fakat her zorlukla beraber de bir kolaylık vardır. Bu hakikat asla hatırdan çıkarılmamalıdır.



Comments

  1. sabrımın tükendiği şu günlerde keşke sizin kadar umut dolu olabilsem. iyi ki varsınız ♡

    ReplyDelete
  2. Blogdaki en iyi yazı diyebilirim.Çok hoş olmuş.

    ReplyDelete

Post a Comment

Popular posts from this blog

YLSY Sürecim

Üniversite üçüncü sınıf. Aziz hoca bir dersimizde “Türkiye'de akademisyen olabilmenin yolları”nı anlatıyor. O zaman bunun için 3 yol var: ÖYP, cari alımlar ve MEB bursu. O gün MEB bursunu duyunca çok heyecanlandığımı hatırlıyorum. Anneme anlatıyorum hemen, 6 sene çok fazla diyor; babam, Türkiye'de bir iş sahibi olmamı söylüyor. Benim için hiç kolay bir ikna süreci olmuyor. Kendimi ifade etme çabalarım hala gözümün önünden gitmiyor.  Bir sene sonra ÖYP kaldırılıyor. Yıkılıyorum. Sonra mezun oluyorum. Sonra 2016 yılında ilk kez YLSY tercih kılavuzu yayınlanıyor. İçinde özel hukuk yok. Benim hukuku sevme nedenim olan özel hukuk yok. Başvurmuyorum. Ama gerçekten çok üzülüyorum. Aradan birkaç ay geçiyor. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ne yüksek lisansa kabul ediliyorum. Ve YLSY'yi tamamen unutuyorum. Çok güzel bir yüksek lisans dönemi... Hocalarımı çok seviyorum. Okulumu çok seviyorum. Beni gerçekten tatmin ediyor. Sonra staj başlatıyorum. Yüksek lisans ve stajı aynı...

Ph(inishe)D

  Today marks an important milestone in my life. I just submitted my PhD thesis, and it felt extremely awkward. After I pulled myself together, I visited this bench above, my sad place in Southampton. I have come here so many times. When I get upset, frustrated, or disappointed, I come here to cry, to think, to talk to myself out loud. And today, the reason I came here after my thesis submission was to let go of the things that made me miserable for the last four years. Over the past years, I got upset over so many different things. I got upset over my PhD thesis, over and over again. I got upset over presentations, progression review deadlines, writing, not writing, not being able to read, not being able to understand what I read due to language barriers... I got upset over the wrong people, and then over people who were even more wrong. Countless things. This bench has witnessed my sorrow and stayed still for me while I burst into tears each and every time. And now, since I...

Yeni Mezun Bir Hukukçuyu Neler Bekliyor- Part 1

Merhaba, İlk olarak çok uzun zamandır yazı yazmadığımı belirtmeliyim. En son yazıyı kasımda yazmışım. Kasımdan bu yana geçen 8 ay boyunca çeşitli yoğunluklarım olduğundan ve bir süre sonra da araya zaman girdiği için bloga yazmak zorlaştığından ötürü yazı yazamadım. Fakat bir arkadaşımın yeni mezun bir hukukuçuya neler tavsiye edebileceğimi anlatan bir yazı kaleme almamı ricası üzerine kendimi bilgisayarın başında buldum. Umarım bu yazıyla blogun tozunu kaldırmış olurum. Öncelikle internetteki herhangi bir yerden copy-paste yapmayacağımı söylemeliyim. Bu yazdıklarım tamamen benim büyüklerimden öğrendiğim ve yaşayarak tecrübe ettiğim şeyler. Ben halihazırda avukatlık stajımın sonuna geldim ve yüksek lisansta da tez aşamasına gelmiş bulunuyorum. Kendimden yola çıkarak da anlatacağım bazı şeyleri. Keyifli okumalar. TATİL Bu yeni mezun olmuş herkese verebileceğim ilk ve en büyük tavsiyedir. Ben mezun olur olmaz, geçiçi diplomalarımız çıkınca koşa koşa baroda staj başvur...