Skip to main content

Posts

Showing posts from February, 2016

Bizim Büyük Çaresizliğimiz

  "Sen yine kendini sevdin, bense onu sevdim!" Böyle diyordu kitabın bir yerinde Çetin, Ender'e. Hayır! Ne Çetin sevdi Nihal'i, ne de Ender. Onlar Nihal'e aşık değillerdi, onlar birbirine aşıklardı. Ama bu, bir adamın bir kadına duyduğu aşk gibi değildi, bir annenin çocuğuna duyduğu aşk gibiydi.   Sorarım sana sevgili okur, nasıl olur da iki yakın arkadaş aynı kadına aşık olmanın hayalini kurabilir? Bana göre aşk, beraberinde kıskançlık duygusunu da getirir ve normal koşullarda bir erkeğin, söz konusu en yakın arkadaşı bile olsa, sevdiği kadını paylaşmaya gönlü razı olmaz.   Ama Ender ve Çetin'in beraber tatile gittikleri bir bölümde "ben ona aşık oldum Çetin!" diye başlayan bir kısım var. Sonra Çetin "ben de" diyor ve oradan itibaren birbirlerine Nihal'in güzel yönlerini anlatmaya başlıyorlar.   Yukarıda da bahsettiğim gibi iki erkeğin aynı kadına aşık olması ve bunun ikisi için de bir sorun teşkil etmemesi ve hatta ...

Anyway

Hi everyone. I just want to scream and speak the whole thing that i have been keeping in my inside, but i couldnt. So i decided to write. Of course i will not tell you the whole thing. Cause i am really bad at telling my problems. But at least i am gonna try. Or something like this. Anyway. Here we go. I have a thing that i prefer to call it "problem" but actually it is not a real problem. So before the beginning, i wanna say that i am okey. The problem is there is this thing that completely wrong. I shouldnt do it. In fact there is no way to occur for this situation. It is just not appropriate. But still, for no reason, i am trying to do it. It is just some thing stupid. But i cant handle it. Today we drank coffee with my friends and talked too much in a cafe. And what i saw is there are a lot of real problems around me. So my issue is nothing. It is really nothing. But it is just like this: when you say a child "dont do this thing. it is very dange...

Olmasaydı Sonumuz Böyle

Bir paket fıstıklı cips yedim. Masamda kirli kahve bardakları... Acayip yazı yazasım var ama bilgisayarı açmaya üşeniyorum gibi bir gece. Ayrıca yazarken de artık kendimi tekrar ediyorum. Bloğumun bir esprisi de kalmadı. Hem daha yazacak ne kaldı ki? Hiç.   Bir düdük sesi duyuyorum. Diyorum trenler geliyor, trenler geçiyor içimizden. Meğer yan odadan gelen bir horlama sesiymiş. Hiç çaktırmıyorum. 21 yıl güzel güzel geçinmişim, bu yaştan sonra bozacak değilim ya kendimi.      Tatile gelirken valizimde sıkış tepiş getirdiğim kitaplarla göz göze gelmemeye çalışarak telefonumu alıyorum elime. Bir şarkı açıyorum vicdanımın sesini susturmak için. Twitter'a bakıyorum, instagram'a bakıyorum. Aradığım şeyi bulamıyorum. Malum face ve snap'i daha geçenlerde sildiğim için beynimi uyuşturan uygulama sayısı azaldı, fazla seçeneğim yok.    Bir kahve yapıp geliyorum. Bir sigara yakmıyorum. Gideceğim güne bakıyorum takvimden. Kaç günüm kalmış onu hesaplıyo...