Şu dünyada insanları en çok korkutan şeylerin başında ne gelir biliyor musunuz? Değişim. Evet, değişim, bir çok insanın pek çok hususta gerçekleştirmeyi düşündüğü, ama çoğu zaman korktukları için yapmaktan kaçındıkları bir şeydir.
Değişim korkutucudur çünkü risk alırsınız. Değiştireceğiniz veya değişeceğiniz şey, şu anki durumunuzdan tamamen farklı olacağı için, iyi ya da kötü olacağının bir garantisi yoktur. Bir nevi kumar oynamak gibi. Ne çıkarsa gelene razı olmak zorundasınızdır. Belki de bu yüzden, yani tamamen risk almak demek olan ve sonuçları tamamıyla belirsiz olan bir şeyi pek yapmak istemeyiz.
Bir çok insan, sevmediği, rahatsız olduğu veya daha iyisini yapabileceğini düşündüğü şeylere sahiptir. Misal, halihazırda bir işiniz var. Ama mutlu değilsiniz çünkü beklentilerinizi karşılamıyor. Yapabileceğinizin daha fazla olduğunu bilmenize rağmen sırf yeni ortam, yeni insanlar, uyum sorunu vs gibi şeylerden korktuğunuz için bu işinizi bırakamıyorsunuz. Ve sırf bu birkaç yıl sürecek sancılı bir dönemi yaşamamak için şu anda kendinizi emin ve garantide hissettiğiniz ve üç aşağı beş yukarı başınıza ne geleceğini bildiğiniz güvenli kabuğunuzdan çıkmıyor ve bir ömür sevmediğiniz bir işi yapmaya mahkum oluyorsunuz.
Çünkü değişim sancılıdır. Sizin arkanızda duranlar olacağı gibi karşınızda duranlar da olur ve genelde bu kesim daha fazladır. Sizin önünüze neden değişmemeniz ve risk almamanız gerektiğiyle ilgili bir yığın gerekçe sıralarlar. Siz de bunlara tamamen kulaklarınızı tıkayamazsınız çünkü bilirsiniz ki haklı oldukları taraflar vardır. Ve zaten sizin de çok içinize sinmemiştir, henüz karar aşamasındasınızdır. Ve sizin kafanızdaki endişelere, etrafınızdakilerin mazeretleri de eklenir ve bir ömür olduğunuz yere çakılırsınız.
Sizin de karşınızda duranlara verecek sağlam bir cevabınız yoktur çünkü siz de sizin neyi beklediğini bilmezsiniz. Sizi iyi şeyler de bekliyor olabilir. Hayatınız tamamen değişip mükemmel hayat standartlarına sahip olursunuz bir anda. Ama tam tersi de mümkündür, bir baltaya sap olamadan, elinizdeki mevcut işinizi de kaybetmiş olarak sefil bir hayat sürersiniz. Yani bu tamamen risk almaktır.
Eğer birisi size hayatıyla alakalı bir konuda ciddi bir karar alacağını söylüyorsa, bilin ki büyük bir risk alıyor. Onu çok zor bir süreç bekliyor ve sonunda feraha erebileceği de meçhul. İşte bu noktada insanlar ikiye ayrılır. Bazıları risk almayı sever, değişime çok açıktır ve hayatını dalgalı bir şekilde yaşayacağı umurunda değildir. O istediğine kilitlenmiştir ve onu elde etmek için her şeyi göze alırlar.
Bazı insanlar da risk almaktan kesinlikle hoşlanmazlar ve alamazlar da. Belli bir şey elde ettiklerinde, onu kaybetmemek ve sabit durumunu korumak için çaba sarf ederler. Çünkü değişim onları ürkütür. Ya sonucunda ellerindekini de kaybederlerse?
Evet, değişim, risk bunlar hoş kavramlar değil. İnsanı geren şeyler. Şahsen ben değişimi sevemiyorum. Çünkü sonunda güvenli bir limana çıkabileceğim kesin değil. Bu süreci atlatıp atlatamayacağım, şu anki konumumdan daha da aşağıya düşüp düşmeyeceğim de belli değil. En basitinden ayakkabı alırken bile zorlanırım çünkü ayağım, alıştığı tanıdık-bildik olduğu ortamdan çıkıp yabancı bir kalıbın içine giriyor. Bu beni kısa bir süreliğine de olsa rahatsız eder. Ki bence benimle beraber pek çok insanı da rahatsız ediyordur bu gibi durumlar.
Değişim zor dedik çünkü hayatımıza ne gibi bir şey getireceği belli değil. Zor çünkü riskli. Ama sonra şu geliyor aklıma. Hayatın kendisi zaten risk almak değil mi? Her an ne olacağını biliyor muyuz? Hayır. Başımıza gelen olayları kontrol edebiliyor muyuz? Buna da hayır. Başımıza gelen olayları değil, sadece buna verebileceğimiz tepkileri kontrol edebiliyoruz, ki bu da zaten hayatımızı oluşturuyor.
Değişmekten korkuyoruz çünkü yolun sonunda neyin beklediğini bilmiyoruz. Peki şu anda bizi neyin beklediğini biliyor muyuz? Sadece içinde bulunduğumuz şartlara ve yapmak istediğimiz şeylere bakarak bir yol haritası çiziyoruz. Şu bölümü bitireceğim, şu şirkete gireceğim, kendi işimi kuracağım, şu insanla evleneceğim gibi... Bunları kendi kafamızda belirliyoruz ama bir on yıl sonra geriye dönüp bakınca, umulduğundan çok daha farklı bir hayat yaşamış olduğumuzu görüyoruz.
Evet, isteklerimiz olacak, hayal kuracağız, onları elde etmek için uğraşacağız. Ama işler her zaman planlandığı gibi gitmeyebilecek çünkü hayat sürprizlerle dolu. Bizim planlarımız olduğu gibi hayatın da planları var ve bunlar her zaman aynı paydada buluşmayabilir.
Bu yüzden bazen hayatı ince ince her ayrıntısıyla planlamak çok da akıl karı olmuyor. Çünkü biz değişsek de sabit kalsak da risk alsak da almasak da zaten hayatı yaşamak başlı başına riski göze almak demek olduğu için fark eden bir şey olmayacak.
Çok anlamlı bir yazı, kalemine sağlık. Okurken kendimi buldum ve sanırım ben de değişimden korkanlardanım; hem duygusal açıdan hem dış dünyada. Aslında değişimin olmasının gerektiğini düşünen yani destekleyen de bir insanım ve değişmek istediğim bir sürü alan var ama demek ki insanın yapısıyla yapmak istedikleri her zaman (belki de çoğu zaman) uymuyor.
ReplyDelete