Skip to main content

İnsan Kendi Engelini Kendisi Yaratır



 Engel diye bir şey yoktur bu dünyada. Her insan kendi engelini kendisi yaratır aslında. Hepsi insanın kendi beyninde inşa ettiği duvarlar ve sınırlardan ibarettir. İnsana engel tek bir şey varsa, o da beynidir.
  Beynimiz nasıl isteyince harika işler çıkartabiliyorsa, istemeyince de –daha doğrusu biz onu istemediğimize inandırdığımızda da- hiçbir iş yapamaz hale geliyor. Olay sadece istemekten ibarettir çoğu zaman. Ee istiyorum istiyorum olmuyor diyenler için ekleyeyim; herhangi bir çaba göstermeden salt istemek, ne yazık ki hiçbir sonuç vermiyor. Her ne kadar işin kilit noktası istemekse de; azim, çaba ve harekete geçme faktörleri olmadıktan sonra tek başına isteme eylemi pek de bir anlam ifade etmiyor.
 
 Bu noktada insanın kendisine dönüp şu soruyu sorması gerekiyor; ben bu hayattan ne istiyorum? Çok klişe ve basit bir soru belki ama hayat da basit şeylerde gizli çoğu zaman. Bu hayattan tam olarak istediğimiz şeyi belirledikten sonra yapılması gereken ikinci eylemse beynimizdeki o istenilen şeye ulaşılamayacağına dair oluşan tabuların yıkılmasıdır. “Engeller kendi içimizde, duvarlar kendi zihnimizde” diye bir cümle okumuştum bir kitapta. Aradan epey zaman geçtiği için yazarı aklımda kalmamış. Ama ne anlatmak istediğimi tam olarak ifade ettiği için yazmak istedim.

 Hayatımızda istediğimiz şeylere ulaşmanın, istediğimiz yerlere gelmenin önündeki en büyük engel, duvar, bizi durduran ne varsa her şey; sadece ve sadece zihnimizde. Fiziksel kusurları tabi ki de es geçmiyorum. Ama tarih fiziksel kusurlarına rağmen büyük başarılar elde eden insanlarla dolu. Ve ben de yaşadığım olaylar ve gözlemlediğim şeyler sonucu gördüm ki, insanın gerçekten yeteri kadar isteyip çaba gösterdikten sonra yapamayacağı şey yok.

Eskiden herkes her konuda yetenekli olmak zorunda değildir, bazen de çok zorlamamak gerekir, diye düşünürdüm. Ama şimdi diyorum ki, insanların bir konuda yetenek sahibi olmaları, sonuca ulaşmada sadece küçük bir yüzdeyi oluşturuyor. Eğer bir şey gerçekleşmiyorsa, o yeterince istenmemiş ve çaba gösterilmemiş demektir.

Biz genelde bir şeyi  beceremeyince , suçu yeteneğimizin olmamasına yüklemeyi pek severiz. Ama bir şeyler elde etmek için salt yeteneğin olması gerektiğine kesinlikle inanmıyorum. Evet, doğuştan bir şeylere sahip olarak var olmanın etkisi yadsınamaz. Ama kesinlikle tek etken de değildir, olamaz.

Comments

Popular posts from this blog

YLSY Sürecim

Üniversite üçüncü sınıf. Aziz hoca bir dersimizde “Türkiye'de akademisyen olabilmenin yolları”nı anlatıyor. O zaman bunun için 3 yol var: ÖYP, cari alımlar ve MEB bursu. O gün MEB bursunu duyunca çok heyecanlandığımı hatırlıyorum. Anneme anlatıyorum hemen, 6 sene çok fazla diyor; babam, Türkiye'de bir iş sahibi olmamı söylüyor. Benim için hiç kolay bir ikna süreci olmuyor. Kendimi ifade etme çabalarım hala gözümün önünden gitmiyor.  Bir sene sonra ÖYP kaldırılıyor. Yıkılıyorum. Sonra mezun oluyorum. Sonra 2016 yılında ilk kez YLSY tercih kılavuzu yayınlanıyor. İçinde özel hukuk yok. Benim hukuku sevme nedenim olan özel hukuk yok. Başvurmuyorum. Ama gerçekten çok üzülüyorum. Aradan birkaç ay geçiyor. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ne yüksek lisansa kabul ediliyorum. Ve YLSY'yi tamamen unutuyorum. Çok güzel bir yüksek lisans dönemi... Hocalarımı çok seviyorum. Okulumu çok seviyorum. Beni gerçekten tatmin ediyor. Sonra staj başlatıyorum. Yüksek lisans ve stajı aynı...

Ph(inishe)D

  Today marks an important milestone in my life. I just submitted my PhD thesis, and it felt extremely awkward. After I pulled myself together, I visited this bench above, my sad place in Southampton. I have come here so many times. When I get upset, frustrated, or disappointed, I come here to cry, to think, to talk to myself out loud. And today, the reason I came here after my thesis submission was to let go of the things that made me miserable for the last four years. Over the past years, I got upset over so many different things. I got upset over my PhD thesis, over and over again. I got upset over presentations, progression review deadlines, writing, not writing, not being able to read, not being able to understand what I read due to language barriers... I got upset over the wrong people, and then over people who were even more wrong. Countless things. This bench has witnessed my sorrow and stayed still for me while I burst into tears each and every time. And now, since I...

Yeni Mezun Bir Hukukçuyu Neler Bekliyor- Part 1

Merhaba, İlk olarak çok uzun zamandır yazı yazmadığımı belirtmeliyim. En son yazıyı kasımda yazmışım. Kasımdan bu yana geçen 8 ay boyunca çeşitli yoğunluklarım olduğundan ve bir süre sonra da araya zaman girdiği için bloga yazmak zorlaştığından ötürü yazı yazamadım. Fakat bir arkadaşımın yeni mezun bir hukukuçuya neler tavsiye edebileceğimi anlatan bir yazı kaleme almamı ricası üzerine kendimi bilgisayarın başında buldum. Umarım bu yazıyla blogun tozunu kaldırmış olurum. Öncelikle internetteki herhangi bir yerden copy-paste yapmayacağımı söylemeliyim. Bu yazdıklarım tamamen benim büyüklerimden öğrendiğim ve yaşayarak tecrübe ettiğim şeyler. Ben halihazırda avukatlık stajımın sonuna geldim ve yüksek lisansta da tez aşamasına gelmiş bulunuyorum. Kendimden yola çıkarak da anlatacağım bazı şeyleri. Keyifli okumalar. TATİL Bu yeni mezun olmuş herkese verebileceğim ilk ve en büyük tavsiyedir. Ben mezun olur olmaz, geçiçi diplomalarımız çıkınca koşa koşa baroda staj başvur...