Skip to main content

Hiç Kimse Göründüğü Gibi Değil


  Hiç kimse göründüğü gibi değildir. Aslında hepimiz bir nevi hayatın bizi takmaya mecbur bıraktığı maskeleri takıyoruz. Dışarıdan göründüğümüz biz ile aslolan biz arasında ne de büyük farklar var. Hatta belki de uçurum denebilir buna.



  Kimse mükemmel değildir, evet. Kimse kusursuz da değildir. Hatta bunun da ötesinde, aslında kimse dışarıdan göründüğü kadar iyi ve mutlu da değil! Herkes öyle dertler taşıyor ki yüreğinde; kimsenin bilmediği, kimsenin görmediği. Kazara duyuverince bu dertleri, şaşakalıyorsunuz. Bir yandan karşınızdakine üzülürken, bir yandan da içinizden ‘’çok şükür’’ demekten kendinizi alamıyorsunuz. Hayat bazılarımız için ne kadar da zor böyle!

 Evet, herkesin sınavı farklı ve kendine göre belki de. Ama yine de, herkesin aslında şükredebileceği pek çok yönü olan harika bir hayatı var. Hayat öylesine kör etmiş ki gözümüzü, bunu çoğu zaman göremiyoruz bile. Hayatın koşuşturmacasına kaptırmışız kendimizi ve ‘ne oluyor böyle’ diye etrafa bakmaya vakit ayıramıyoruz bile. İnsan ancak kendi yaşadığı koşullardan daha güç koşullarda yaşayan veya daha ağır imtihanlara maruz kalan insanları görünce kendi hayatının kıymetini anlayabiliyor. Ama böyle olmamalı! İnsan her nasıl bir hayat sürüyor olursa olsun, hayatını kendisine bahşedilmiş bir hediye bilmeli ve ona göre yaşamalı.
 
Evet, bazılarımız için belki hayat daha zor ama ne olursa olsun, ne kadar zor bir hayat sürülürse sürülsün; kendi hayat standartlarımızdan bir basamak daha aşağıda olan bir hayat her zaman vardır. Mühim olan belki de, bu zor hayatlarda kendini kaybetmeden, insan gibi yaşayabilmektir.
  " İncecik bir umuttur hayat, ip gibi. Zifiri karanlıkta, üstünde bir kâinat taşıyan." M.Ulusoy

Comments

Popular posts from this blog

YLSY Sürecim

Üniversite üçüncü sınıf. Aziz hoca bir dersimizde “Türkiye'de akademisyen olabilmenin yolları”nı anlatıyor. O zaman bunun için 3 yol var: ÖYP, cari alımlar ve MEB bursu. O gün MEB bursunu duyunca çok heyecanlandığımı hatırlıyorum. Anneme anlatıyorum hemen, 6 sene çok fazla diyor; babam, Türkiye'de bir iş sahibi olmamı söylüyor. Benim için hiç kolay bir ikna süreci olmuyor. Kendimi ifade etme çabalarım hala gözümün önünden gitmiyor.  Bir sene sonra ÖYP kaldırılıyor. Yıkılıyorum. Sonra mezun oluyorum. Sonra 2016 yılında ilk kez YLSY tercih kılavuzu yayınlanıyor. İçinde özel hukuk yok. Benim hukuku sevme nedenim olan özel hukuk yok. Başvurmuyorum. Ama gerçekten çok üzülüyorum. Aradan birkaç ay geçiyor. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ne yüksek lisansa kabul ediliyorum. Ve YLSY'yi tamamen unutuyorum. Çok güzel bir yüksek lisans dönemi... Hocalarımı çok seviyorum. Okulumu çok seviyorum. Beni gerçekten tatmin ediyor. Sonra staj başlatıyorum. Yüksek lisans ve stajı aynı...

Yeni Mezun Bir Hukukçuyu Neler Bekliyor- Part 1

Merhaba, İlk olarak çok uzun zamandır yazı yazmadığımı belirtmeliyim. En son yazıyı kasımda yazmışım. Kasımdan bu yana geçen 8 ay boyunca çeşitli yoğunluklarım olduğundan ve bir süre sonra da araya zaman girdiği için bloga yazmak zorlaştığından ötürü yazı yazamadım. Fakat bir arkadaşımın yeni mezun bir hukukuçuya neler tavsiye edebileceğimi anlatan bir yazı kaleme almamı ricası üzerine kendimi bilgisayarın başında buldum. Umarım bu yazıyla blogun tozunu kaldırmış olurum. Öncelikle internetteki herhangi bir yerden copy-paste yapmayacağımı söylemeliyim. Bu yazdıklarım tamamen benim büyüklerimden öğrendiğim ve yaşayarak tecrübe ettiğim şeyler. Ben halihazırda avukatlık stajımın sonuna geldim ve yüksek lisansta da tez aşamasına gelmiş bulunuyorum. Kendimden yola çıkarak da anlatacağım bazı şeyleri. Keyifli okumalar. TATİL Bu yeni mezun olmuş herkese verebileceğim ilk ve en büyük tavsiyedir. Ben mezun olur olmaz, geçiçi diplomalarımız çıkınca koşa koşa baroda staj başvur...

I TOLD MY STORY!

If you ask me what’s the coolest thing I’ve ever done in my life, I’d say, “Which one? I’ve done so many cool things!” But if you said, “Come on, be serious now,” I’d tell you: the day I told my story. That was the day I felt the bravest, coolest, and most inspired. It all started when one of my close friends invited me to the  TOUCH Network storytelling event. I was like, “Cool, let’s go.” I didn’t have any expectations, good or bad, except that I knew we’d see some farm animals since the event was taking place on a farm. So we went. It was a storytelling event, as advertised, but not just random storytelling. Four people talked about struggles they had overcome in life, how they did it, and what we could take from it. It was basically like TED Talks, but with fewer spotlights and more human touch. If you know me, you know I’m all about human connection, deep conversations, and touchy subjects. So I was so happy when I realized what was going on. I had the most beautiful tw...