Skip to main content

Şöyle Böyle


Bölüme olan ilgimi kaybetmekle insanlara olan ilgimi kaybetmek arasında gidip geliyorum. Gün geçtikçe daha da soğuyorum sanırım her ikisinden de.

Halet-i ruhiyemi anlattığım kişilerden aldığım ilk tepki: "Senin yerinde olmak için çalışan binlerce öğrenci var." Söyleyin onlara, çalışmasınlar efendim. Zira görülecek pek de bir şey yok.

"Ne ara bu hale geldim ben?" sorusunun cevabı ise tam bir muamma! Çünkü en son hatırladığımda bölümüme deliler gibi aşıktım. Dersin başına bile gülümseyerek otururdum, o denli çok seviyordum. Şimdiyse -muhtemelen geçici bir durum ama- nefretle bakıyorum tüm ders kitaplarıma.

Galiba sorunum, ne ile motive olacağımı bilememem. Eskiden olsa iş hayatı öylesine cazip gelirdi ki... Ama şimdilerde çalışma hayatını düşündüğümde bir baş ağrısı beliriyor zihnimde. İçim sıkılıyor o kargaşadan. Kendimi sessiz ve huzurlu bir hayatı düşlerken buluyorum her defasında. Ama o hayata ulaşmak için ne yapacağım hakkındaysa en ufak bir fikrim yok!

Başımı alıp gidesim var çok uzaklara. Kuzey ülkelerinden birinde, her gün yemyeşil bir bahçenin ortasındaki müstakil evimde uyanmak gibi mesela. Çalar saat olmadan... Bir yerlere yetişme telaşı ve geç kalma korkusu bulunmadan...




Ama hayatın bize yüklediği sorumlulukları üstlenmek ve içinde yaşadığımız toplumun gereklerine uygun hareket etmek zorundayız ne yazık ki. Bu da bize çoğu zaman istediğimiz şeyi yapma özgürlüğü vermiyor.

Herkes ne yapıyorsa onu yapıp sürüden ayrılmamaya çalışmak mı, yoksa ne pahasına olursa olsun kendi bildiğini okumak mı daha mantıklı, açıkçası ben de bilmiyorum. Tek dileğim, hukuk kelimesini duyunca kalbimin yeniden heyecanla atması ve kendimi içinde yaşadığım hayata bir parça olsun ait hissedebilmek. 



Comments

Popular posts from this blog

YLSY Sürecim

Üniversite üçüncü sınıf. Aziz hoca bir dersimizde “Türkiye'de akademisyen olabilmenin yolları”nı anlatıyor. O zaman bunun için 3 yol var: ÖYP, cari alımlar ve MEB bursu. O gün MEB bursunu duyunca çok heyecanlandığımı hatırlıyorum. Anneme anlatıyorum hemen, 6 sene çok fazla diyor; babam, Türkiye'de bir iş sahibi olmamı söylüyor. Benim için hiç kolay bir ikna süreci olmuyor. Kendimi ifade etme çabalarım hala gözümün önünden gitmiyor.  Bir sene sonra ÖYP kaldırılıyor. Yıkılıyorum. Sonra mezun oluyorum. Sonra 2016 yılında ilk kez YLSY tercih kılavuzu yayınlanıyor. İçinde özel hukuk yok. Benim hukuku sevme nedenim olan özel hukuk yok. Başvurmuyorum. Ama gerçekten çok üzülüyorum. Aradan birkaç ay geçiyor. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ne yüksek lisansa kabul ediliyorum. Ve YLSY'yi tamamen unutuyorum. Çok güzel bir yüksek lisans dönemi... Hocalarımı çok seviyorum. Okulumu çok seviyorum. Beni gerçekten tatmin ediyor. Sonra staj başlatıyorum. Yüksek lisans ve stajı aynı...

Yeni Mezun Bir Hukukçuyu Neler Bekliyor- Part 1

Merhaba, İlk olarak çok uzun zamandır yazı yazmadığımı belirtmeliyim. En son yazıyı kasımda yazmışım. Kasımdan bu yana geçen 8 ay boyunca çeşitli yoğunluklarım olduğundan ve bir süre sonra da araya zaman girdiği için bloga yazmak zorlaştığından ötürü yazı yazamadım. Fakat bir arkadaşımın yeni mezun bir hukukuçuya neler tavsiye edebileceğimi anlatan bir yazı kaleme almamı ricası üzerine kendimi bilgisayarın başında buldum. Umarım bu yazıyla blogun tozunu kaldırmış olurum. Öncelikle internetteki herhangi bir yerden copy-paste yapmayacağımı söylemeliyim. Bu yazdıklarım tamamen benim büyüklerimden öğrendiğim ve yaşayarak tecrübe ettiğim şeyler. Ben halihazırda avukatlık stajımın sonuna geldim ve yüksek lisansta da tez aşamasına gelmiş bulunuyorum. Kendimden yola çıkarak da anlatacağım bazı şeyleri. Keyifli okumalar. TATİL Bu yeni mezun olmuş herkese verebileceğim ilk ve en büyük tavsiyedir. Ben mezun olur olmaz, geçiçi diplomalarımız çıkınca koşa koşa baroda staj başvur...

I TOLD MY STORY!

If you ask me what’s the coolest thing I’ve ever done in my life, I’d say, “Which one? I’ve done so many cool things!” But if you said, “Come on, be serious now,” I’d tell you: the day I told my story. That was the day I felt the bravest, coolest, and most inspired. It all started when one of my close friends invited me to the  TOUCH Network storytelling event. I was like, “Cool, let’s go.” I didn’t have any expectations, good or bad, except that I knew we’d see some farm animals since the event was taking place on a farm. So we went. It was a storytelling event, as advertised, but not just random storytelling. Four people talked about struggles they had overcome in life, how they did it, and what we could take from it. It was basically like TED Talks, but with fewer spotlights and more human touch. If you know me, you know I’m all about human connection, deep conversations, and touchy subjects. So I was so happy when I realized what was going on. I had the most beautiful tw...