Skip to main content

Tok Açın Halinden Ne Anlar?


  Ana caddedeki yolun kenarında, karşıdaki marketin bıraktığı çöpleri karıştıran insanlar gördüm bugün. Bir anne, bir baba ve bir de küçük çocuk...
 
  Ben neden şanslıyım da, hava almak için çıktığım pencereden onları izliyorum; veya onlar neden şanssız da hava karardıktan sonra yiyecek bir şeyler bulmak umuduyla çöp poşetlerini teker teker yoklayıp içinde bir şey var mı diye bakıyorlar, bilmiyorum. Tam o anda akşam yemeğini fazla kaçırdığım için karnımdaki ağrıyı hatırladım. Gerçekten de o yemeyi yiyebilmek için ne yaptığımı hatırlamıyorum. Çünkü bir şey yapmadım.

  Bizler çatlayana kadar yemek yiyip sonrasında sindirmek için soda içiyoruz. Ama bazı insanlar ailecek çöp poşetlerini karıştırmak zorundalar akşam yemeklerini yiyebilmek için.Bu dünyadaki hiçbir şeyin adil olmadığını biliyorum. Ama yine de bu, olanları kabullenebildiğim anlamına gelmiyor ve içimin acımasına da engel olmuyor.

 Peki dilencilere para vermek mi çözüm diye düşünüyorum kendi kendime. Ama arkadaşlarımızla gittiğimiz kafede bir kahveye sekiz lira verirken, yolda yanından geçtiğimiz dilencinin önüne bir lira bırakmak da ne kadar samimi orası tartışılır tabi.

  Tok acın halinden anlamaz diye bir söz var ya, işte fevkalade doğru bir söz. İyi evlerde oturuyoruz, güzel yemekler yiyoruz ve kaliteli kıyafetler giyiyoruz diye herkesi kendimiz gibi zannediyoruz. Ve bırakın dünyadaki aç sayısını, kendi sokağımızdaki açları bile unutuyoruz. Yazık bizlere. Hem de çok.


Comments

Popular posts from this blog

YLSY Sürecim

Üniversite üçüncü sınıf. Aziz hoca bir dersimizde “Türkiye'de akademisyen olabilmenin yolları”nı anlatıyor. O zaman bunun için 3 yol var: ÖYP, cari alımlar ve MEB bursu. O gün MEB bursunu duyunca çok heyecanlandığımı hatırlıyorum. Anneme anlatıyorum hemen, 6 sene çok fazla diyor; babam, Türkiye'de bir iş sahibi olmamı söylüyor. Benim için hiç kolay bir ikna süreci olmuyor. Kendimi ifade etme çabalarım hala gözümün önünden gitmiyor.  Bir sene sonra ÖYP kaldırılıyor. Yıkılıyorum. Sonra mezun oluyorum. Sonra 2016 yılında ilk kez YLSY tercih kılavuzu yayınlanıyor. İçinde özel hukuk yok. Benim hukuku sevme nedenim olan özel hukuk yok. Başvurmuyorum. Ama gerçekten çok üzülüyorum. Aradan birkaç ay geçiyor. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ne yüksek lisansa kabul ediliyorum. Ve YLSY'yi tamamen unutuyorum. Çok güzel bir yüksek lisans dönemi... Hocalarımı çok seviyorum. Okulumu çok seviyorum. Beni gerçekten tatmin ediyor. Sonra staj başlatıyorum. Yüksek lisans ve stajı aynı...

Yeni Mezun Bir Hukukçuyu Neler Bekliyor- Part 1

Merhaba, İlk olarak çok uzun zamandır yazı yazmadığımı belirtmeliyim. En son yazıyı kasımda yazmışım. Kasımdan bu yana geçen 8 ay boyunca çeşitli yoğunluklarım olduğundan ve bir süre sonra da araya zaman girdiği için bloga yazmak zorlaştığından ötürü yazı yazamadım. Fakat bir arkadaşımın yeni mezun bir hukukuçuya neler tavsiye edebileceğimi anlatan bir yazı kaleme almamı ricası üzerine kendimi bilgisayarın başında buldum. Umarım bu yazıyla blogun tozunu kaldırmış olurum. Öncelikle internetteki herhangi bir yerden copy-paste yapmayacağımı söylemeliyim. Bu yazdıklarım tamamen benim büyüklerimden öğrendiğim ve yaşayarak tecrübe ettiğim şeyler. Ben halihazırda avukatlık stajımın sonuna geldim ve yüksek lisansta da tez aşamasına gelmiş bulunuyorum. Kendimden yola çıkarak da anlatacağım bazı şeyleri. Keyifli okumalar. TATİL Bu yeni mezun olmuş herkese verebileceğim ilk ve en büyük tavsiyedir. Ben mezun olur olmaz, geçiçi diplomalarımız çıkınca koşa koşa baroda staj başvur...

I TOLD MY STORY!

If you ask me what’s the coolest thing I’ve ever done in my life, I’d say, “Which one? I’ve done so many cool things!” But if you said, “Come on, be serious now,” I’d tell you: the day I told my story. That was the day I felt the bravest, coolest, and most inspired. It all started when one of my close friends invited me to the  TOUCH Network storytelling event. I was like, “Cool, let’s go.” I didn’t have any expectations, good or bad, except that I knew we’d see some farm animals since the event was taking place on a farm. So we went. It was a storytelling event, as advertised, but not just random storytelling. Four people talked about struggles they had overcome in life, how they did it, and what we could take from it. It was basically like TED Talks, but with fewer spotlights and more human touch. If you know me, you know I’m all about human connection, deep conversations, and touchy subjects. So I was so happy when I realized what was going on. I had the most beautiful tw...