Skip to main content

Özen


  Yapılan işlerin gelişigüzel değil de belli bir itina ile yapılması demektir özen. Hayatın her alanında karşımıza çıkar.

  İnsan niye özen gösterir? Karşısındaki insanlar bu özeni hak ettikleri için mi? Kesinlikle hayır! Bir insanın yaptığı işe özen göstermesi tamamen kendi kalitesiyle alakalı bir durumdur. İnsan başkaları beğensin diye değil, kendisine olan saygısından dolayı özenli olmaya dikkat eder ya da etmez. Bir işin yapılıp yapılmaması kadar, nasıl yapıldığı da çok önemlidir. Her gün sayısız olay yaşıyoruz ve pek çok kişiyle iletişim halindeyiz. Peki yaptığımız işlerin, konuştuğumuz kişilerin kaçında bu özen yükümlülüğünü yerine getiriyoruz?
  
  Dedim ya, özen hayatın her alanında. Karşınızdaki kişi size bir şeyler anlatırken, kendi konuşacağınız şeyi tasarlamak yerine onu dinlemektir, özen. Her gün yapılan yemeğin, biraz daha itina ile hazırlanıp yenmesidir özen. En ufak şeyden tutun da, en büyük olaylara kadar, özenli davranmak o kadar mühim ki aslında...
 Herkes bir şekilde yaşıyor bu hayatta. Öyle ya da böyle, hayat geçip gidiyor ve biz onu yaşıyoruz her geçen gün. Özenli davransak da geçiyor, gelişine yaşasak da geçiyor. Bu kaçınılmaz. Ama özenli davranıldığında, hayatın kalitesi yükseliyor. Yapılan işlerin değeri artıyor. Sonuç olarak, daha iyi standartlarda bir yaşam sürmüş oluyoruz.
  Dikkat ve özen gösterilmeden yapılan her iş, insanın kendisine verdiği değeri azaltıyor. Daha iyisini yapabilecekken, neden gelişigüzel yapılana razı olunsun ki? İnsan değerli. Her birey ayrı ayrı çok değerli. Ve her insan, özen gösterilmeyi hak ediyor ve özen gösterme sorumluluğunu da taşıyor, kanaatindeyim.
 Hani bazı kişiler vardır, bir iş yaptıklarında –her ne yaparlarsa yapsınlar- onun yaptığını anlarsınız. Üzerinde onun imzası vardır sanki. Öylesine itina ile yapılmıştır ki, bu işi kesin falanca yapmıştır, dersiniz. İşte özen budur. Aslında oldukça kolaydır. Ama diğer insanların arasından kolayca sıyrılmanızı sağlar ve kalitenizi belirler.
  O işi zaten yapacaksınız. O kişi ile zaten muhabbet edeceksiniz. O ödevi zaten hazırlayacaksınız. Yani hayatın olağan akışı içinde, zaten pek çok şey yapacağız ve yapıyoruz da. Ama biraz daha dikkat ve özen göstererek, sonuçların çok daha iyi olmasını sağlayabiliriz. Çok bir şey yapmaya gerek yok aslında, sadece biraz daha itina!

Comments

Popular posts from this blog

YLSY Sürecim

Üniversite üçüncü sınıf. Aziz hoca bir dersimizde “Türkiye'de akademisyen olabilmenin yolları”nı anlatıyor. O zaman bunun için 3 yol var: ÖYP, cari alımlar ve MEB bursu. O gün MEB bursunu duyunca çok heyecanlandığımı hatırlıyorum. Anneme anlatıyorum hemen, 6 sene çok fazla diyor; babam, Türkiye'de bir iş sahibi olmamı söylüyor. Benim için hiç kolay bir ikna süreci olmuyor. Kendimi ifade etme çabalarım hala gözümün önünden gitmiyor.  Bir sene sonra ÖYP kaldırılıyor. Yıkılıyorum. Sonra mezun oluyorum. Sonra 2016 yılında ilk kez YLSY tercih kılavuzu yayınlanıyor. İçinde özel hukuk yok. Benim hukuku sevme nedenim olan özel hukuk yok. Başvurmuyorum. Ama gerçekten çok üzülüyorum. Aradan birkaç ay geçiyor. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'ne yüksek lisansa kabul ediliyorum. Ve YLSY'yi tamamen unutuyorum. Çok güzel bir yüksek lisans dönemi... Hocalarımı çok seviyorum. Okulumu çok seviyorum. Beni gerçekten tatmin ediyor. Sonra staj başlatıyorum. Yüksek lisans ve stajı aynı...

Ph(inishe)D

  Today marks an important milestone in my life. I just submitted my PhD thesis, and it felt extremely awkward. After I pulled myself together, I visited this bench above, my sad place in Southampton. I have come here so many times. When I get upset, frustrated, or disappointed, I come here to cry, to think, to talk to myself out loud. And today, the reason I came here after my thesis submission was to let go of the things that made me miserable for the last four years. Over the past years, I got upset over so many different things. I got upset over my PhD thesis, over and over again. I got upset over presentations, progression review deadlines, writing, not writing, not being able to read, not being able to understand what I read due to language barriers... I got upset over the wrong people, and then over people who were even more wrong. Countless things. This bench has witnessed my sorrow and stayed still for me while I burst into tears each and every time. And now, since I...

Yeni Mezun Bir Hukukçuyu Neler Bekliyor- Part 1

Merhaba, İlk olarak çok uzun zamandır yazı yazmadığımı belirtmeliyim. En son yazıyı kasımda yazmışım. Kasımdan bu yana geçen 8 ay boyunca çeşitli yoğunluklarım olduğundan ve bir süre sonra da araya zaman girdiği için bloga yazmak zorlaştığından ötürü yazı yazamadım. Fakat bir arkadaşımın yeni mezun bir hukukuçuya neler tavsiye edebileceğimi anlatan bir yazı kaleme almamı ricası üzerine kendimi bilgisayarın başında buldum. Umarım bu yazıyla blogun tozunu kaldırmış olurum. Öncelikle internetteki herhangi bir yerden copy-paste yapmayacağımı söylemeliyim. Bu yazdıklarım tamamen benim büyüklerimden öğrendiğim ve yaşayarak tecrübe ettiğim şeyler. Ben halihazırda avukatlık stajımın sonuna geldim ve yüksek lisansta da tez aşamasına gelmiş bulunuyorum. Kendimden yola çıkarak da anlatacağım bazı şeyleri. Keyifli okumalar. TATİL Bu yeni mezun olmuş herkese verebileceğim ilk ve en büyük tavsiyedir. Ben mezun olur olmaz, geçiçi diplomalarımız çıkınca koşa koşa baroda staj başvur...