Gözümü acıyorum. Bugün bayram. Ama hiç bayram olmasını istemediğim bir bayram. Evden 3789 km uzaktayım. Etrafımda ailem ya da arkadaşlarım yok. Bayram kahvaltısı hazırlayan ya da beni neşeli şarkılarla uyandıran yok. Üstüne bir de ertesi gün sınavlar başlıyor. Ne bayram ama! Ailemin de benim kadar mutsuz olduğunu tahmin ettiğim için güç bela kalkıp mutfağa yöneliyorum. Mısır gevreği yediğim günlerin aksine, patates kızartması, yumurta, krep yapıp tek kisilik bir bayram kahvaltısı hazırlıyorum. Hemen bir fotoğraf, aileme gönderiyorum. Maksat onlar börekleri mideye indirirken boğazlarından geçebilsin. Sonra aileyle skype. Herkes de toplanmış maşallah, bir ben eksiğim. Sonra bir saat ağlama seansı. Bu duvarlar hiç mi ses geçirmiyor da kimse odama gelmiyor. Bu böyle olmaz diyorum. Arkadaşlarım kütüphanenin yolunu çoktan tuttu bile. Hızlıca üstümü giyinip sırt çantamı alıyor ve odadan çıkıyorum. Yol üzeri markete uğrayıp bir kutu çikolata alıyorum. Yolda gördüğüm insanlara “ei...
Everything starts with a dream.